“Neyin hayalini kalbinde, zikrini dilinde taşıyorsan onun zindanında yaşıyorsun.”
“Neyin hayalini kalbinde, zikrini
dilinde taşıyorsan onun zindanında yaşıyorsun.”
Aldanmak,
inanmayı gerektirir. İnsan tabiatı inanmaya elverişli yaratıldığı için inanmak
ve aldanmak her daim beraberdir ve içsel bir güçtür. Ama aldatmak bir dış
güçtür. Nitekim Kur’an-ı Kerim’deki ayeti kerimelerin çoğu inanmak esaslıdır.
İlk insanın, ilk imtihanı şeytana inanmakla başlar. Şeytan ise kendi inancını
önce kendisi yıkmış ve kendine aldanmıştır. Kendini kibri ile aldatmasının
yanında insanı da inandırmak noktasında etkilemeyi başarmıştır. İlk insanın,
ilk imtihanını kaybetmesiyle birlikte cennetten dünyaya olan ilk hicreti,
şeytanı kibirli hale getirmiştir. Peki inandırmak kendini aldatmanın diğer
yarısıdır diyebilir miyiz?
“Neyin hayalini kalbinde, zikrini
dilinde taşıyorsan onun zindanında yaşıyorsun.”
Öncelikle
sağlam ve kaliteli bir inanca sahip olabilmek için kesin doğrulardan bir bina
inşa etmeli insan. Bunun için temeldeki inançların sağlam zeminde olması
gerekir. Bu zemini oluşturmak için Muhammed YAZICI’nın tercüme ettiği “GAZZÂLİ”
kitabında bahsettiği gibi: “ “Yakin”,
kesin inançlılık anlamına gelen bir terimdir. İslam inanç ve tasavvuf
geleneğinde kesin inanç bir erdemdir. Kesin inanç insanda huzur ve güven hissi
oluşturur. Bu da kalbe ferahlık verir. İslam tasavvufunun hedeflerinden biri,
kalbin huzur ve sükunete erişmesidir.”
“Neyin hayalini kalbinde, zikrini
dilinde taşıyorsan onun zindanında yaşıyorsun.”
“Gazzâlî’nin ilim anlayışının
temelinde kişinin uhrevi hedeflere yönelişi yer almaktadır. Uhrevi hedeflere
ise ancak din sayesinde ulaşılabileceğinden dini ilimler merkezi yer işgal
ederler. Dini ilimlerde de asıl amaç dinin halis niyetle yaşanmasıdır.
İlimlerle ilişkisini amacından saptıracak biçimde kuran ilim erbabı, Gazzâlî’ye
göre aldanmıştır.” Bu gibi cümleler eşliğinde şu ana kadar
yaptığım her işin başındaki niyetimi düşündüm. Ben,
niyetlerimle neredeyim? Gazzâlî ile kendimi kıyaslayamam ama insan olmak
noktasında inancımı ve niyetlerimi tazeleyebilirim.
“Şübhesiz
ki bu (âyetler), bir nasîhattir. Artık dileyen, Rabbine doğru bir yol tutsun.”
Müzzemmil suresi-19. Ayet-i Kerîme
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder