ÇAĞRILAR GÖKLERDE YANKILANIR/Hasan EJDERHA



“Bomba attılar, evimizi yıktılar;
babam öldü,
yüzü kanadı annemin,
biz ağladık.”



Duman duman yükselen gözyaşları
Emziremez gökleri ve yeri
Yağmur düştü düşeli
Değeri muşambada teşekkül etmiş insan
Hangi lisan üzre sınandı?
Ve hangi çağrıya gelmemişliğiyle yandı?
Kapandı annelerinin eteklerine çocuklar
Bir zelzeledir sarsar dünyayı aniden
Yeniden önceki günden kalan bir çığlık
Ilık bir sıvı şakaktan aşağı
Nedir olanlar, neden olanlar
Çocuklar anlamadı
Zaten anlayamasınlardı
Sorular, sorular… Ateşten sorular
Soruları doğradı uçakların kanatları.

Ölmekle sınandı müslüman
Dünya kan, kan olan yerde müslüman
Bir çağrıya durmuş ki âdem
Ya her şey yeni başlamış, ya da son dem
Kendi ateşiyle yandı müslüman
Hangi sır aşikâr, hangi gelecekte güman?

Bir daha akşam oldu; yine aştı gün dağların ardından
Kahrından haritalara yaslanan adamlardan
Ve dağlardan, haykırmalar devşiren
Binlerce nine daha ağıtlarla doldurdu yüreğini
Yelkeni denizlere sığmayan yiğitlerin dümeni
Şaşırdı şimdi menzilini, pergellerin iğneleri gibi
Denizin dibi; ana gibi, yar gibi gördü olanları
Dağları ve ovaları suvaracak ne bereketler devşireceklerdi oysa
Doysa da doymasa da yetim, umuru değil dünyanın
Rüyanın tersine bir yorum gerekiyorsa
Dervişler yolda ve tamam zikir
Birikir yetimlerin açlığından neşet ağıtlar
Yetimlerini doyurmak için topladığı kâğıtlar
Savrulur göklere ve yere ve denizlere
Toprak kabarır, denizler utanır ve gök ağlar
Ve yankılanır göklerde çağrılar.

Cümle tirenler, cümleten kalktılar yine istasyonlardan
Hüzün satmak için gelen adamlar ve kadınlar
Neden bizim gurbetin kapısına dadandılar
Yola çıkan yolcular hüzün tacirlerine aldırmadılar
Acılarını kuşanıp silahlandılar çığlıkların inadına
Bomba seslerinden sağır olan ihtiyarlardan yana
Sessizlikler sınadı, sessiz müslümanları ve cümle insanları
Varları ve yokları ile ölümler sunuldu zalimlerce
Zalimce naralar yükseldi uçakların arkasından
Binlerce yiğit binlerce kere haykırdı göğe, yiğitçe, erce
Çocukların korkmasından, annelerin yasından
Daha acı izler çıkmayacaktı şimdi haritalardan.

Nergisler satılık hastane avlusunda, yağmur olmasa ne ki!
Haki bir elbise uymaz yatağa, çağırsan da uzak annen
Dinleyene söylev, uzatmalı delisi kürsüde dünyanın
Nabız tükenince hastanın, Birleşmiş Milletler uyanmaz
Duymaz nadan senin çığlığını; çağrına çare uzak
Tuzak kurmuş bekleyene inat, Anadolu umut
Yürüdü yürüyecek ordular, artık verilmiştir kut
Geldi gelecek rahmet, bulutlar yağmur getirecek ekinlere
Yetimlere yakın şimdi büyükbaba, kaç baba kaldı Yemen’de?
Çanakkale’de, Sarıkamış’ta ve bereketi kesilmiş döven üstünde

Namusu İsrail'in namusu kadar işte dünyanın beş ahlaksızı
Sızı bizim, haydutluk-soysuzluk sizin
Hangi denizin korsanı olursanız olun
Ölüm yencek sizi, şehadetimizi muştulayınca melekler
Yol bize yasak, yok ki kırbamda su
Kapladı şimdi cümle azalarımızı hasretin buğusu…
Öyleyse alnımızın hizasınca gider yolun doğrusu
Şahadete dönüştü ölümle sınanma korkusu.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder