“Bomba attılar,
evimizi yıktılar;
babam öldü,
yüzü kanadı annemin,
biz ağladık.”
Duman duman yükselen
gözyaşları
Emziremez gökleri ve yeri
Yağmur düştü düşeli
Değeri muşambada teşekkül
etmiş insan
Hangi lisan üzre sınandı?
Ve hangi çağrıya
gelmemişliğiyle yandı?
Kapandı annelerinin
eteklerine çocuklar
Bir zelzeledir sarsar
dünyayı aniden
Yeniden önceki günden
kalan bir çığlık
Ilık bir sıvı şakaktan
aşağı
Nedir olanlar, neden
olanlar
Çocuklar anlamadı
Zaten anlayamasınlardı
Sorular, sorular… Ateşten
sorular
Soruları doğradı uçakların
kanatları.
Ölmekle sınandı müslüman
Dünya kan, kan olan yerde
müslüman
Bir çağrıya durmuş ki âdem
Ya her şey yeni başlamış,
ya da son dem
Kendi ateşiyle yandı
müslüman
Hangi sır aşikâr, hangi
gelecekte güman?
Bir daha akşam oldu; yine
aştı gün dağların ardından
Kahrından haritalara
yaslanan adamlardan
Ve dağlardan, haykırmalar
devşiren
Binlerce nine daha
ağıtlarla doldurdu yüreğini
Yelkeni denizlere sığmayan
yiğitlerin dümeni
Şaşırdı şimdi menzilini,
pergellerin iğneleri gibi
Denizin dibi; ana gibi,
yar gibi gördü olanları
Dağları ve ovaları
suvaracak ne bereketler devşireceklerdi oysa
Doysa da doymasa da yetim,
umuru değil dünyanın
Rüyanın tersine bir yorum
gerekiyorsa
Dervişler yolda ve tamam
zikir
Birikir yetimlerin
açlığından neşet ağıtlar
Yetimlerini doyurmak için
topladığı kâğıtlar
Savrulur göklere ve yere
ve denizlere
Toprak kabarır, denizler
utanır ve gök ağlar
Ve yankılanır göklerde
çağrılar.
Cümle tirenler, cümleten
kalktılar yine istasyonlardan
Hüzün satmak için gelen
adamlar ve kadınlar
Neden bizim gurbetin
kapısına dadandılar
Yola çıkan yolcular hüzün
tacirlerine aldırmadılar
Acılarını kuşanıp
silahlandılar çığlıkların inadına
Bomba seslerinden sağır
olan ihtiyarlardan yana
Sessizlikler sınadı,
sessiz müslümanları ve cümle insanları
Varları ve yokları ile
ölümler sunuldu zalimlerce
Zalimce naralar yükseldi
uçakların arkasından
Binlerce yiğit binlerce
kere haykırdı göğe, yiğitçe, erce
Çocukların korkmasından,
annelerin yasından
Daha acı izler
çıkmayacaktı şimdi haritalardan.
Nergisler
satılık hastane avlusunda, yağmur olmasa ne ki!
Haki bir elbise uymaz yatağa, çağırsan da uzak annen
Dinleyene söylev, uzatmalı delisi kürsüde dünyanın
Nabız tükenince hastanın, Birleşmiş Milletler uyanmaz
Haki bir elbise uymaz yatağa, çağırsan da uzak annen
Dinleyene söylev, uzatmalı delisi kürsüde dünyanın
Nabız tükenince hastanın, Birleşmiş Milletler uyanmaz
Duymaz
nadan senin çığlığını; çağrına çare uzak
Tuzak
kurmuş bekleyene inat, Anadolu umut
Yürüdü
yürüyecek ordular, artık verilmiştir kut
Geldi
gelecek rahmet, bulutlar yağmur getirecek ekinlere
Yetimlere yakın şimdi büyükbaba, kaç baba kaldı Yemen’de?
Çanakkale’de, Sarıkamış’ta ve bereketi kesilmiş döven üstünde
Yetimlere yakın şimdi büyükbaba, kaç baba kaldı Yemen’de?
Çanakkale’de, Sarıkamış’ta ve bereketi kesilmiş döven üstünde
Namusu İsrail'in namusu kadar işte dünyanın beş ahlaksızı
Sızı bizim, haydutluk-soysuzluk sizin
Hangi denizin korsanı olursanız olun
Ölüm yencek sizi, şehadetimizi muştulayınca melekler
Yol
bize yasak, yok ki kırbamda su
Kapladı
şimdi cümle azalarımızı hasretin buğusu…
Öyleyse alnımızın
hizasınca gider yolun doğrusu
Şahadete dönüştü ölümle
sınanma korkusu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder