Ne zaman kendimin en köşesine çekilsem
Tek şey düşlerim keşke sende gelsen peşimden
Bilirim üşümüştür yüreğin daha dün ezelden
Kor olup yaksam seni kül olurum ebeden
Mesele değil çekilen çile kül olsam da nafile
Yürek yanmış kül nereden bile
Evvel yanarmış gül bülbüle
Bülbül habersizmiş dün bile
Herkesin vardır haberi Şirin olsam nafile
Eller bilmez cefamı gitsem de gurbet ele.
Dem bu demdir düşsem de dilden dille
Eşkin ile sulamaz isen gönlümü
Yiğidim merdim deme boş yere
Tut elini yüreğimin uçmağa giderken bile
Tutamaz isen niye düştün peşime
Dün kendi köşemde yalnız iken
Nereden girdin gönlüme...
Bilirim üşümüştür yüreğin daha dün ezelden
Kor olup yaksam seni kül olurum ebeden
Mesele değil çekilen çile kül olsam da nafile
Yürek yanmış kül nereden bile
Evvel yanarmış gül bülbüle
Bülbül habersizmiş dün bile
Herkesin vardır haberi Şirin olsam nafile
Eller bilmez cefamı gitsem de gurbet ele.
Dem bu demdir düşsem de dilden dille
Eşkin ile sulamaz isen gönlümü
Yiğidim merdim deme boş yere
Tut elini yüreğimin uçmağa giderken bile
Tutamaz isen niye düştün peşime
Dün kendi köşemde yalnız iken
Nereden girdin gönlüme...
Karanlıklarda
Sokağımı aydınlatan bir lamba
Sessizliğimin çığlığında
Olamadın yanımda
Belki de uzaklarda
İki adımlık yolda
Bir asırlık zamanda
Gelemedin yanıma
Emekleyerek de olsa
Bense koşardım sana
Umulmadık her anda
Sokağın başında
Vakitsiz bir zamanda
Bir bebektim koynunda
Anne derdim sana anammışçasına
Adım atmayı öğrenmeden
Koşmak istedim sana
Adımlayamadan yıkıldım bir anda
Oysa bir bebektim koynunda
Kör sağır ve dilsizdim bir manada
Muhtaçtım sana anlasana.
Annem diye haykırıyordu
Bir baba evlat derken
Bir anne yavrum diyordu
Belki de Suriye, Filistin
Kim bilir belki de Mısırdı
Afrika’nın ortasında haykıran
Kimsesiz insan topluluğuydu.
Sen…
Evet sen…
Sen burada uykuya dalarken
Kaygısız…
Hüzünden uzak… Gözyaşından ırak…
Bir yudum su arıyordu akranların
Bir baba evine ekmek götürüyor
Belki de götüremeden vuruluyordu
Diğeri evinde yok oluyor
Belki de bir hiç gibi kayboluyordu enkazlar da
Bunu okuyana diyorum
Noktasını görene virgülüne bakana
Sana diyorum eleştiren sana
Müslümanlık nerede?
Kimlerin elinde?
Kimler kimlerle?
İslamiyet diyorum
İslamiyet nerede?
Bedir’i Uhud’u diyorum
Kardeşlik diyorum
Heyhat!
Bir çocuktum ben,
Evlat diyordu babam,
Yavrum diyordu annem.
Suriyeli değildim ben,
Filistinli değil
Türkiyeliydim ben…
Ben…
Evet ben…
Yaşamadım Suriye de bilemem
Filistin’i tahmin dahi edemem
Kudüs’ü Mısır’ı bilmem
Türkiye’yi bilirim bir ben.
Amma…
Ecdadımı bilirim Ensar’ı bilirim,
Muhaciri bilirim
Uhuvveti bilirim… Bilirim ben kardeşliği bilirim…
***
HÜZÜNLÜ DEĞİLİM BEN
I.
Hüzünlü değilim ben
Kelamım konuşur kaleme
Haykırır yüreğimin sesini
bir bir
Hüzünlü değilim ben
Gözlerimden dökülen
seslerle
Yüreğimin sesi bütünleşir
Beklentiler… Bekleyişler…
Bir bir dökülür
yapraklarım
Tıpkı gözyaşlarım gibi
Bir bir kaybolur umutlarım
Bir bir kaybolurum; yok
olurum
Diyorum ya hüzünlü değilim
ben
İçimdeki, gökyüzünü
parçalayan zamanı
Çıkarırım meydana
Sorarım gökyüzünü
parçalayan zamana
Mısralarıma anlatıyorum
seni
Demek ki hüzünlüyüm ben.
II.
Ey dost anlamadılar beni
Gözlerimdeki ışığı
görmediler
Kelebeğin kanat çırpışı
gibi
Kalbimin atışını
görmediler
İki adım öteme gelip de
Bana bir selam vermeden
Geçip gittiler yanımdan
Ey dost bakmadılar bana
Feryadımı duymadılar
Bir çocuğun annesinin
Arkasından bakakalıp
Ağlayan çocuklar gibi
İçimden ağladı gözlerim
Ey dost içimdeki gözler
anlattı beni
Hüzünlü olmadığım şiirleri…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder