BİR GURBET, BİR MİLİTAN, BİR SULTAN/Fazlı Bayram









gidiyorum gurbetim içimde gidiyor
şu zifiri sermayenin ortasında
karları papatyalar deliyor
kar bile şaşkın
döş cebimde hüseynî bir armağan
kalbimin sıcaklığında
armağan sultanımın
sultanım şaşırmıyor

ben bu ufak tefek cesedimle
dev cüsseli adamların karşısındayım
dokunsam yığılacaklar

resmî ideolojileri bir türlü aklım almadı
belki çok resmî geldiler bana
oysa hep sivildim onları izlerken ben
gurbet hep içimde gittim
içinde olduğumu da gurbetin çaktırmadım hiç
Nizam-ı Alem’i toplantı yapmak sanırdım
Bosna’da  Ezan okumakmış oysa

bir öykü vardı eskiden
evlenip de giden ağabeylerin gittiği ülke
o ülkede de var mıdır?
genç militanların vatan sevdaları
yoksa somurtkan bir virjinya kedisi midir?
gözlerinden erzak sağılan

tüm cümleleri yeniden gözden geçirelim
öykünün başlığı
yatağına kırgın akan ırmak olsun mesela
anlamıyorum kalayı geçkin kazanı
niye satıyorlar artık
yeniden kalaylatmak yerine
efendiler ben diyorum ki kısaca
nefislerinizin üzerindeki örtüler kalktı

sultanıma dönelim
gün doğmadan sıratıma doğduğunda sen
biliyorsun bu benim sınavım
baştan daha en baştan kaybettim sultanım
geliyorum yine içimde gurbet
gidiyorum yine içimde gurbet
bu sınavı kaybedeceğimi biliyordum
dayanamıyorum hasretine

dikkat !
şarbon mikrobu değil bu
militan şerbeti
civarda görülen tüm şüphelilere içirin
bu şerbet aşka devadır
kınadıklarımızı yaşamadan ölmeyeceğimizi biliyorsunuz
başka müşkülatı olan var mı?


başka müşkül müşkülden sayılmaz
öyleyse konu kapanmıştır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder