NİHAYET YAHUT SON NOKTA; YANİ HİÇ’TEN BİR ÖNCESİ/Hasan EJDERHA


Tespih; zikrin, sabrın tadıdır, adıdır. Tesbihattır belki de afranın devşirildiği son nokta… Tespih bir yoldaş, tespih sevgilidir kimi zaman. Kimi zaman sabır gerektiren bir şeye birlikte sabır yoldaşlığı, sabır talimi yapılan, hiçbir dert vermeyen dost… Tespih ile ilgili elbette çok söz var söylenecek. “Peki, ‘nihayet’ ifadesi ile tespihin ne alakası var?” diyenleri duyar gibiyim. Belki haklı olabilirler; ama izahını yapacağım elbette. Nihai değil, nihayet. Çünkü nihai müzekker, Nihayet müennestir. (Dil tekniği olarak bakıldığında bu böyle midir bilmiyorum. O dilcilerin işi.) Nihai bey, Nihayet hanım gibi. Dolayısıyla bu tespih modelinin ”Nihayet” olarak adlandırılmasını ustalar daha uygun görülmüştür.

“Nihayet”, bir tespih tarzının, modelinin adı; daha doğrusu delice bir tespih çalışmasından sonra elde edilen zarif bir tespih türü… Tornada bir tespihi çalışırken son nokta; yani “HİÇ”in bir öncesi. (Aman dikkat buradaki “HİÇ” sadece zayî manasınadır.) Genellikle beyzi ve arpa kesim tespih yaparken kullanılması daha uygun olan delice bir tarz...

Daha tornanın başında normal bir tespihi zar zor yapmayı becerebilmişken geçenlerde ben de kuka bir “nihayet” çalıştım. Günlerdir sağ cebimde gezdirdim. Ara sıra elimi cebime sokup kuş tüyü hafifliğini ve zarafetini hissetmeye çalıştım. “Çekmesem de bu tespih cebimde yedek olarak bulunsun; ola ki bir gün ya tespihimin ipi kopar (Gerçi ben o dikkatsizliği asla yapmam.  Çünkü tespihimle sürekli hemhalım ve ipi zedelense fark ederim. Sevgili gibidir tespih. Hemhal olmak ister, ilgi ister. Habbe aralarında hafif bir genişleme olup olmadığını anlamak zorundasındır. Hafif bir değişiklik varsa, incinmiştir; incinmişse zedelenme vardır. İncinmişse kırılır, kırılırsa dağılır; dağılırsa toplayamazsın ve tespihini kaybedersin. Her tespih sahibi bunu bilmek zorundadır.)  ve ya evden kazara tespih almadan çıkarsam sigorta olsun diye cebimde günlerdir taşıdım. Sonra “bu güzel tespihi hediye etsem kime hediye etmeliyim?” diye düşünceler geçmeye başladı kafamdan… O anlarda “Hayır, hayır. Bu tespih cebimde sürekli bulunan sigorta tespihi olsun” diye karar verdim. Sonra da “eğer birine hediye edecek olsam ancak Ali Hocam’a hediye ederdim herhalde” diye düşünmeden de edemedim. Derken bir gün İsmail Göktür, kalabalık bir sosyal ortamdan bir mesaj yazdı “Abi güzelim mercan tespihimi kaybettim!” “İşte dedim, İşte! Bu tespih,  bu zarif adama da hediye edilebilir.” Bu narin, “Nihayet Kuka” tespihi İsmail Göktürk’e hediye ettim. İsmail Göktürk’e “Bunun adı nihayettir” diyince İsmail: “Anladım abi; artık bunu da kaybedersen tespih yapmam demek istiyorsun” dedi ve ona izah etmeye çalıştım. Anlayıp anlamadığından emin olamayınca; ya da anlatmak için çok cümle kurunca bu yazıyı yazmak fikri doğdu. Bu arada İsmail Göktürk’ün her tespih kaybedişinde, (sık sık kaybedişinde) ne kadar çok tespih verdiğimi de burada söylemiş oldum. Yok, dostlara tespih hediye etmekten şikâyetçi değilim. Bilakis en çok zevki dostlara tespih hediye etmekten aldığımı söyleyebilirim. Bir de; otuz üç “Süphanallah” otuz üç “Elhamdülillah” otuz üç “Allahuekber” çekerek hediye ederlerse, değmeyin keyfime…

Yeniden konumuza dönelim: Nihayet “HİÇ” ten çalışılır.

Nedir hiç? Hiç; kuka çekirdeğinden çeşitli ebatlara kesilerek tespih yapıldıktan sonra kalanıdır. Yani hiç olmuş, işe yaramaz ebattaki parçalardır. Bu, hiçbir milimetre tespih kalibresine uymadığı için atılmak üzere olan parçalar alınarak, standardın dışında, beyzi ve arpa kesim tespih yapılır.

Nihayet, son nokta, Hiç’ten bir öncesi nedir peki?

Nihayet, son nokta, Hiç’ten bir öncesi çalışma: Tornada kuka parçası çalışılırken, ortasındaki, tespihin ipe dizileceği delik ile dış çevresinin inceltilerek son noktaya, nihayetine gelinmesidir. İşte bu noktadır Hiç’ten bir önceki nokta. Bir hamle daha yaparsın nihayeti bulmak için, ya ortadaki deliğe çok yaklaşmışsındır, habbe “çıt” diye kırılır “HİÇ” olur; ya da habbe iyice nihai noktaya gelmiştir ve yapacağın son hamle ile zayıflar ve iki ucundan tornaya tutturulduğu için, o minicik baskıya bile dayanamayarak kırılarak “HİÇ” olur. Bu çalışma o kadar zevklidir ki; çalıştığın habbeye bir tur zımpara yaparsın ve “belki bir tur daha zımpara atmalıyım daha son noktaya vardır” diye düşünürsün ki habbe “çıt” diye kırılıverir. Bir tur inceltirsin habbeyi; “belki bir tur daha inceltirsem son noktaya gelirim” deyiverirsin. Bir tur daha inceltsen, habbe kırılmasa bu defa yine aynı hisse kapılacaksın ve “acaba bir tur daha mı inceltsem” diye bir duyguya kapılırsın. Hiçliğe o kadar çok varıp gelirsin ki: Otuz üç tane Nihayet Habbesi yapmışsan, bir o kadar da hiç olan habbelerin olmuştur. Bununla da yetinmeyip, yaptığın habbelere yan yan bakarsın: “Acaba biraz daha inceltebilir miydim” diye.

Fakat sonunda Nihayet habbelerini ipe dizmişsin ve “HİÇ” olmuş parçalardan zarif, zap zarif, incecik ve narin bir tespihin ortaya çıkmasını seyreder ve doyamazsın. Bu tam bir deliliktir ve akıllı bir tespihdar bunu çalışmaz. Akıllı tespihdar, elindeki malzemeleri ölçer biçer; parçalara böler ve kaç tane hangi tür ve hangi ölçüde tespih yapacağını planlar ve belli ölçülerde habbelerini yaparak işini bitirir. Ben akıllı bir tespihdar olmadığımı peşinen kabul ediyorum. Ama şunu da söylemeliyim. O zarafet timsali tespihi cebine koyduğun zaman, elini her cebine atışta aldığın haz anlatılamaz. Hafif, narin; var ile yok arası bir zarif şey hissedersin cebinde. Ona dokundukça, tespihi yaparkenki emeğin, deliliğin, tahammülün, nihai nokta ile hiç’ten bir öncesinde durduğun zar inceliğindeki yer ve zaman dilimi aklına gelir. O anı her habbeye dokunuşta yeniden yaşarsın; yeniden kalbin çarpar ve yeniden heyecanlanırsın.

Kuş tüyü kadar hafif, kuş tüyü kadar zarif “nihayet kuka” tespih cebinde… Aynı zarafette bir dost ile karşılaşırsın ve sunarsın ona bu zarif tespihi. İki zarif ne de yakışmıştır birbirine. Dostunun zarif gönlü ile yoldaştır artık senin “nihayet kuka” dostun. O zarif tespihe sahip olma mutluluğunu yaşayan dostundan daha mutlusundur artık. Çünkü o zarif kuka layık olan ellerde yolculuğuna devam etmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder