beni bir yaz akşamına çağırdılar
kollarını sıvayarak dolaşan adamların olduğu
ellerini siperleyen kadınların olduğu bir ikindiye
karşı
koyamadım adını bu çağrılmanın
yürüdüm
nefes nefese karanfilli pencereler ayakta tuttu beni
ölümden korkmamayı ve kanımı sakınmayı öğrenmiş oldum
böylece
kelebeklerle sararken yaralarını birileri
güldüm pekçokluğuna çaresizliğin
burada kırışan nehirleri sayıyorum parmaklarımın
arasında
kiminin rengi papatyalı kimi kazıyor akşamı dosdoğru
kendine
uğursuz gıcırtısını döküyor sokağa dişlerinin
karanlığı çekiyor aramızdan
sevgisizlik
beni camdan bir ormana çağırdılar
sakınarak çerçevesini mendillerin kalbim kadar kırmızı
bir menekşeyle değiştirdiler sesini
gözlerimin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder