“Yiğit iken ölenlere/gök ekini biçmiş gibi”
Yiğittiniz,
Yiğitçe durdunuz mevzilerin ucunda
Başınızı kaldırdınız mı mertçeydi
Ve eğdinizse boynunuzu
Şanınızdandı
Biz şahit ve şaşkın izledik dünyadan geçişinizi
Geçip gittiniz ve bir defa olsun
dönüp bakmadınız
Tarif ederken sizi Ahmet abi
Hür ve serazat derdi
Hürdünüz ve serazat
ve tek başınıza
Ölümle kucaklaşırken ondan
Sarıldınız birbirinize
Eski bir dost gibi
Eski bir dost gibi
Bir gece sabaha doğru
Buluştunuz tenhada kimseler görmedi
Bilmeyen öldü sandı
Oysa biz hiç inanmadık
“Bilmeyen ne bilesi”
Canlar ölesi değil
Bir bir düşerken beden kafesleriniz toprağa
Gök alemine varıp oturdu can kuşlarınız
Kiminizin göğsünde çiğdemler açtı
Kiminizin tomurcuk güller
Erzurum ateş-i aşk ile kaynadı
Dağlarda karlar oysa
henüz erimemişti
Şahidiz
Ancak bir şehadet yakışırdı
Parlak çehrelerinize
Çünkü dünya kirletemedi sizin ahdinizi
Bayrak oldunuz
Bayrak oldunuz ve seyre
Aziz memleketin dört bir yanından kuşlar geldi
Kuşlar geldi mezar başlarınıza
Güvercin, kırlangıç, turna ve karga
Dönüp durduk beraber
Dönüp durduk günlerce
Bilmeyen deli sandı
Oysa biz hiç aldırmadık
“Bilmeyen ne bilesi”
Canlar ölesi değil
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder