Leylaların bizi Mevla’ya ulaştırmadığı
sürece bir anlam ifade etmeyeceğini bilmeyeniniz yok değil mi baylar? Mevla’ya
ulaştıysanız eğer Leyla misyonunu tamamlamış olmalı değil mi? Mevla’ya
ulaşamadıysanız ya Leyla’da sorun var ya da sizin mekanizmalarınızdan birinde
bir tuhaflık… Bu halde Leyla lüzumsuz öyleyse; kendini mecnun sanmak ise
kepazelik…
Eskiden evlenip de giden ağabeyler vardı.
Tam onlara alışıyordu gönül yaramız ki birden bire zamanın elinde ağabeyler
oluverdik. Giden ağabeylerden kimisi kendine işten Leylalar edindi. Kimi bu
Leyla’nın Mecnun’u değildi zaten. Hatta yağmur altındaki tuz gibi eriyenler
bile vardı para sevdasıyla, meslek kavgasıyla. Kalan ağabeylere, gitmeyen ağabeylere sözüm hiç olmadı olamaz.
Sanırım kalmak yürek işi. Kalanlardan olmaya gayret edişimin daimiyetini, daim
istemeye gayret etmeye çalışanlardanım. (Bence de biraz çetrefilli bir tanım
oldu. İddia sahiplerinin nasıl kepaze olduğunu görünce insanın temkinli
konuşası geliyor.) Evet, evlenip de giden ağabeyler vardı. Leylalarını Mevla’sıyla
karıştıran pejmürde ağabeyler. Şimdi biz ağabeyler olduk.
Cemiyetçilikten dilime tad değeli on beş
yıl geride kaldı. Çayı Sigarayı Türküyü dostlarımdan sayalı on beş yıl. Tam da
gidenlerden aldığımız yaralar kabuk tutuyordu ki evlenip de giden kardeşlerimiz
olmuş yanı başımızda.
–
arkadaşına hangi menfaati gözeterek borç verdin. Onun sana borç vermesine bir
gün ihtiyacın olur diye mi? Vermezsen onunla arkadaşlığınız biter endişesiyle
mi? İlla bir menfaatin vardı değil mi? Yoksa o parayı borç olarak değil de geri
almamak üzere verirdin değil mi? En azından verdiğin parayı geri alma menfaati
gütmüşsündür.
Evlenip de hatta evlenmeden bile işi gücü
yoluna koyup altı kuruyunca suya sabuna dokunmayan kardeşler yetişip kapıya
dayanmışlar ağabey sandıklarımızın ardından. Sorsan dünya böyle diyecekler.
Hasan ağabeyin, ceza evinde sigara ikram ederken garibanlara ‘’hocam o sigaraları bana alıyor sanıyordum’’
dediğini duyuyorum. Kardeşler evlenerek ya da evlenmeyerek bir şekilde işi gücü
yoluna koyup altı kuruyan kardeşler. Gitmeyin orası bataklık. Yol yakınken
dönün. Asıl altınız kuruyunca iş görür hale geldiniz. Üzerinizdeki emanetleri
sizden sonraya teslim edin. Aldığınız selamı, tebessümü, sevdayı, misliyle
sonrakilere iade edin lan. Ardınızdan gelenlere geri istememek üzere para
vermeden mi gideceksiniz. Duvar
dibindeki behlüle bir paket sigara almadan mı gideceksiniz. Hepsi size düşmez
kazandıklarınızın. Siz onu kazanacak hale yalnız mı geldiniz ki yalnız
yiyeceksiniz.
Derken kapı çalar. Anahtarsız
kelepçesiyle “das kapital” girer içeriye. Kollarımızı mankurt gibi
uzatırken, yanlış Leyla’nın, adamı Mevla’ya
götürmeyeceğini en baştan biliyor olmanın pişmanlığı, bir pençe gibi vurulur
bağrımıza.
Parayı Leyla edinenler
Mesleğini Leyla edinenler
Makamını Leyla edinenler
Arabasını Leyla edinenler
“Titre ve kendine dön” cümlesini “Ağlayın
ve Kitaba dönün” olarak değiştirip öyle bırakıyorum. Aman üstünüze
alınmayasınız.
Mecnun olmak zordur ki leyla hakikatında mevlayı görsün. Mecnun nazarıyla leyla hakikatında mevlayı görenler olarak gördüklerimiz role bürünmüş hakikata sırt dönmüştür. Allah ümmet-i Muhhammedi muzaffer eylesin.
YanıtlaSil