KIRIK SİLAH/Fazlı BAYRAM


Leylaların bizi Mevla’ya ulaştırmadığı sürece bir anlam ifade etmeyeceğini bilmeyeniniz yok değil mi baylar? Mevla’ya ulaştıysanız eğer Leyla misyonunu tamamlamış olmalı değil mi? Mevla’ya ulaşamadıysanız ya Leyla’da sorun var ya da sizin mekanizmalarınızdan birinde bir tuhaflık… Bu halde Leyla lüzumsuz öyleyse; kendini mecnun sanmak ise kepazelik…

Eskiden evlenip de giden ağabeyler vardı. Tam onlara alışıyordu gönül yaramız ki birden bire zamanın elinde ağabeyler oluverdik. Giden ağabeylerden kimisi kendine işten Leylalar edindi. Kimi bu Leyla’nın Mecnun’u değildi zaten. Hatta yağmur altındaki tuz gibi eriyenler bile vardı para sevdasıyla, meslek kavgasıyla. Kalan ağabeylere,  gitmeyen ağabeylere sözüm hiç olmadı olamaz. Sanırım kalmak yürek işi. Kalanlardan olmaya gayret edişimin daimiyetini, daim istemeye gayret etmeye çalışanlardanım. (Bence de biraz çetrefilli bir tanım oldu. İddia sahiplerinin nasıl kepaze olduğunu görünce insanın temkinli konuşası geliyor.) Evet, evlenip de giden ağabeyler vardı. Leylalarını Mevla’sıyla karıştıran pejmürde ağabeyler. Şimdi biz ağabeyler olduk.

Cemiyetçilikten dilime tad değeli on beş yıl geride kaldı. Çayı Sigarayı Türküyü dostlarımdan sayalı on beş yıl. Tam da gidenlerden aldığımız yaralar kabuk tutuyordu ki evlenip de giden kardeşlerimiz olmuş yanı başımızda.

 – arkadaşına hangi menfaati gözeterek borç verdin. Onun sana borç vermesine bir gün ihtiyacın olur diye mi? Vermezsen onunla arkadaşlığınız biter endişesiyle mi? İlla bir menfaatin vardı değil mi? Yoksa o parayı borç olarak değil de geri almamak üzere verirdin değil mi? En azından verdiğin parayı geri alma menfaati gütmüşsündür.

Evlenip de hatta evlenmeden bile işi gücü yoluna koyup altı kuruyunca suya sabuna dokunmayan kardeşler yetişip kapıya dayanmışlar ağabey sandıklarımızın ardından. Sorsan dünya böyle diyecekler. Hasan ağabeyin, ceza evinde sigara ikram ederken garibanlara  ‘’hocam o sigaraları bana alıyor sanıyordum’’ dediğini duyuyorum. Kardeşler evlenerek ya da evlenmeyerek bir şekilde işi gücü yoluna koyup altı kuruyan kardeşler. Gitmeyin orası bataklık. Yol yakınken dönün. Asıl altınız kuruyunca iş görür hale geldiniz. Üzerinizdeki emanetleri sizden sonraya teslim edin. Aldığınız selamı, tebessümü, sevdayı, misliyle sonrakilere iade edin lan. Ardınızdan gelenlere geri istememek üzere para vermeden mi gideceksiniz.  Duvar dibindeki behlüle bir paket sigara almadan mı gideceksiniz. Hepsi size düşmez kazandıklarınızın. Siz onu kazanacak hale yalnız mı geldiniz ki yalnız yiyeceksiniz.

Derken kapı çalar. Anahtarsız kelepçesiyle “das kapital” girer içeriye. Kollarımızı mankurt gibi uzatırken,  yanlış Leyla’nın, adamı Mevla’ya götürmeyeceğini en baştan biliyor olmanın pişmanlığı, bir pençe gibi vurulur bağrımıza.

Parayı Leyla edinenler
Mesleğini Leyla edinenler
Makamını Leyla edinenler
Arabasını Leyla edinenler

“Titre ve kendine dön” cümlesini “Ağlayın ve Kitaba dönün” olarak değiştirip öyle bırakıyorum. Aman üstünüze alınmayasınız.


1 yorum:

  1. Mecnun olmak zordur ki leyla hakikatında mevlayı görsün. Mecnun nazarıyla leyla hakikatında mevlayı görenler olarak gördüklerimiz role bürünmüş hakikata sırt dönmüştür. Allah ümmet-i Muhhammedi muzaffer eylesin.

    YanıtlaSil