BİR DEM / Hasan BAZI


Bugün günlerden neydi? Senenin kaçıncı günüydü? Hangi şarkı çalıyordu yüreğimde? Hangi kaldırımları dertlerime ortak ediyordum? Hangi sokak lambaları gözetliyordu beni? Her sabah geçtiğim o neşeli o mutlu sokaklar değildi artık. Her sabah güneşin doğuşuna tanıklık eden o neşeli kaldırımlar bugün öksüz kalmışlardı. Her akşam pencerelerden içeriyi gözetleyen o sokak lambaları bugün ellerini ayaklarını çekmişlerdi evlerden. Her gün bin bir insanı içinde barındıran şehir bugün hiç kimseyi almıyordu. Kimsesizlerin yoldaşı sokaklar bugün herkesi evlerine göndermişti. Gecenin bir vaktinde hüzünlü kalplerin can yoldaşı Ay bile bulutların arkasına saklanmıştı.

Şehirde bir sessizlik hâkimdi.

İnsanı ürperten bir sessizlik.

Kaldırımlar haykırmak istiyordu gerçekleri ama ağzını kapatıyorlardı.

Neydi buna sebeb?

Ne oluyordu gecenin bir vaktinde? Bir gönül hüsranı mı denmeliydi buna. Birisi şehri terk edişine bırakmıştı. Neler oluyordu böyle? Deprem olsa bu kadar acıtmazdı. Ama biliyordum. Sadece yüreğimde bir kor ateşi taşıdığımı biliyordum. Yasladım sırtımı şehrin kalesine. İnsanlar evlerinden dışarıya çıkmaya cesaret edemiyordu. Masalındaki uyuyan devi birisi uyandırmıştı. Nasıl da yakmıştı canımı giderken.

Başımı göğe kaldırdım ve yıldızların güzelliğine baktım.

Orada öylece duruyorlardı.

Tek başlarına, kimsesiz bir şekilde.

Hasret, özlem dedikleri şey buydu sanırım. Ayaklarımı şehrin üstüne uzattım. Ellerimi göğsümde birleştirdim. Gözümün önüne hayali geldi. "Olsun" dedim. Kaderime razı olup sabretmeyi seçmiştim. Gözlerimden yağmur yağdı sanki. Geceye teşekkür edip sessizce onu düşleyerek uykuya daldım...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder