BİR KALBİN ANATOMİSİ / Musa YILDIZ


Yüreğim yanımda dedim adamlara, anlatama- dım. Dinletemedim. Çırpındım. Numaradan da olsa ayaklarına kapanır gibi yaptım. Ellerine sarıldım öpmek için, inansınlar diye.

Bayramlarda el öperdik. Anamızın babamızın tüm büyüklerin. Bir de ilkokul öğretmenimin elini beşinci sınıfta diploma aldığımda öpmüştüm. Öyle yapmaya çalıştım.

Meğerse ben ne kadar güvenilmez bir kul olmuşum.

-Bakın
 Diyorum
-Elinizi göğsümün üzerine koyun atıyor işte. Bu kalp bu yürek.
 Diyorum.
-o yürek değil
 Diyorlar.
-gonülden kopmuş sadece bir et parçası.

Sanki kendileri gönüllü çok iyi biliyorlar da ben bilmiyorum.

Ama bu işte bir işin var olduğundan adım gibi emin olmaya başladım. Bu işte birilerinin dahli var gibi geldi bana. Yoksa bu aktöre mekanik adamlar yürek nedir, yürekdaş nedir nereden bilecekler ki?  Hem nereden bilecekler “yüreğin yanındamı”? lafını. İlk yanıma gelen bu soruyu sordu bana. Hem benim yürekdaşlarımı nereden tanıyacaklar.

Belki belki dedim ama kimsenin de günahını almak istemedim.

Kendi kendime;

“Bak lan yürek falan derken pisipisine gitmeyelim yani”

“Bunu da bana taammüden yapılan operasyondan sonra anladım zaten”

“Doktor doktor senin hastanenin önünde incir ağacı bile yok. Siz beni ne hakla keseceksiniz. Hem ben iyileşemezsem nasıl türkü çığracağım. “Hastanenin önü araba parkı” diyemi türkü çığracağım”

Dilimde, sedyeyle odadan çıkarken, yani operasyon mahalline doğru giderken elime tutuşturulan bir yol ayeti ve birde sevda hadisini mırıldanarak, soluk lambaların o çiğ ışıkları altında doğudan batıya, batıdan doğuya gidip gelen orta asya bozkırlarındaki trenler misali ben sadece sedyenin tekerleklerinin çıkarmış olduğu tıkırt tıkırt eden sesleri duyuyordum. Biz ha bire yol alıyorduk. Yön kavramını yitirmiştim. Sadece gözlerim tavana dikili ara sıra kapılardan geçtiğimiz oluyordu. Bilemiyorum o yol kaç yıl sürdü. Kendi kendime ;

“Ben zaten bin yaşındayım”

Dedim. Benim aklımda şimdi sadece bir hafta önce şehir dışında bir yerde gördüğüm kıl çadırda serili Gürcü kilimindeki nakış vardı. O kilim kaç yaşındaydı acaba ? işte şimdi merak etmeye başlamıştım.

Bir yerlerden sesler geliyor. Önce esrük vaziyette narkozlu olduğumu sandım. Ama biliyorum bu bir bağlama sesi. Araya sıkıştırılmış gitarla fon müzik. Sesli bir şekilde;

“Bir yerlerden müzik sesi geliyor”. Dedim.

Başucumdaki muşmula suratlı olan herif.

“Evet arkadaşlar müzik dinliyor. Burada işler biraz yoğun geçiyor”.

“İyi ya işte dedim türkü olan yerde narkoza gerek kalmaz”.

Ama hala karışık şekilde estruman sesleri geliyordu. Arada bir bağlamaya geçiyor. O da beş altı saniye sürmüyordu. İnsanı iyice çileden çıkaran bir ortam.

“Bu resmen işkence”

dedim. “Neden” dediler.

“ Kardeşim burada türkü yok mu ki uyarıcı müzikler çalıyor ?. Bura da asıl komaya sokan müzik lazım yani”

“Yani” dedi yine o suratsız.

“Yani türkü lazım” dedim.

Tam narkoz iğnesini yiyecek zaman aklıma bir hinlik geldi kolumu bacağımı toparladım. Kalkıp oturmak istedim. Ama iki izbandot gibi görevli tekrar beni yatırdı.

Ben gülmeye başlamışım. Orayı hatırlıyorum.

“Beni narkozla falan uyutamazsınız”. (kırmızı gül )türküsünü çalarsanız belki”

Başucumdaki adam

“Bu adam türkü falan istiyor. Burayı bilmem nere sandı herhalde” Dediğini duydum.

“Yaa biz bunu parçalayacağız ama. Sakın bunun yüreği yanın da olmasın” Dedi ötekisi

“Bakma sen onun söylediklerine o komplocunun teki, ara sıra saçmalar, biraz kaçıktır kendisi”. Dediğini duydum.

Sonra “hoca geldi” dediler. “hani hasta daha uyutulmamış” dediğini duydum.

“Bu hasta türkü istiyor hocam” dediler.

asıl beni kesecek olan hoca dedikleri zat “İstiyorsa sizde çalın. zararsız bir istek”, dedi.

“Aman allahım burada zararlı isteklerde mi var ki”?

“Kırmızı gül türküsünü istiyor. İnternetten bulalım da bizde işimizi bitirelim” dedi suratsız olan adam.

“Kırmızı gülün alı var” şarkısını duydum.

“Hayır bu değil”.

Muşmula suratlı olan yüksek bir ses tonu ile

“Ya hangisi kardeşim” dedi..

“kırmızı gül demet demet”

“Adamın o kadar acelesi var ki. Adam Sanki Pentagon’un Ortadoğu operasyon şefi. Meğerse narkozcuymuş”.

“Yok öyle yağma”. Bu cümle bana ait.

“hem keseceksiniz, hem son arzuyu yerine getirmeyeceksiniz”

Kırmızı gül türküsünün sesini duymaya başladım. Bir mısra iki mısra derken “kırmızı gül her dem olmaz” cümlesini duyduğumda ayaklarımdan yukarıya doğru bir şubat soğuğunun yürümeye başladığını hissederken gözlerimden bir iki damla yaşın döküldüğünü hatırlıyorum. Ondan sonrasını hatırlamıyorum.

Ölüm; Hiç güzel olmasaydı ölürmüydü peygamber ?

Uyandığımda başucumda dillerinin hiç anlamadığım bir sürü adam Dr. Nicolensin Turtpun anatomi dersi taplosunda olduğu gibi konuşup duruyordu. Biri ikisi o kadar heybetli duruyorlardı ki. Eskiler bunlara ecinnili derdi. Ben ilk önce dünya değiştirdiğimi sandım. Başucumda konuşanları da sorgu melekleri, ama konuşmalar ahret lisanına benzemiyordu. Arap dilini anlamasak ta bir kulak aşinalığı vardı. Kesin biliyordum bunlar öbürdünya dili değildi. Acaba ahretinde mi dili değişmişti. yoksa bunlar arafta bir yerlerde mütercimlik yapan zevatlar mıydı. Aklıma da gelmedi değil. Sanal dünyadaki Ahmet ağbi gibi şanslı değildik. Şimdi orada olmak vardı. Sorardık Ahmet ağbinin tercümanına iş tamam. Yeni deyimle sıkıntı yok.

Haşa ahret dili değişirmi hiç? Biz hep duyarız. Ahret dili kitap dili. Cennet dili kuran dili dedim kendi kendime. Biz hep böyle duyduk böyle belledik. Ya mezar dili. Cehennem dili. Başka mı acaba ? bu işte anca mantık yürütülürmü ?. Akıl yürütülürmü ?.

Sonra kendi kendime “ lan oğlum ahret ahrettir, akılı mantığımı olur. Mezar da cehennem de cennette ayrı dilmi  olur ? Allah’ın dili kuran dili değil mi? Yine aklıma sanal alemin böyükleri geldi. Keşke onlar olsalar da sorsaydım diye. Keşkeler de çoğalınca  iyice ben dünya değiştirdiğime inanmaya başladım.

Bir an adımı söyleyerek “uyandınmı uyandınmı” seslerini duydum. “kendine geliyor” dediler. Ben hala keşkeler le uğraşıyor ve tercüman derdindeyim.

Allahtan adım değişmemiş dedim.

Meğerse ben yine sanal dünyada imişim ve konuştukları dil latince yani tıp dili dedikleriymiş.

Sanki tıbbın piri İbnisina da tıp dili olarak latince konuşuyordu.

Boşu boşuna günah olduk. Az daha gavurca Latinceyi ahret dili yapıyorduk.

Neyse biz daha yalancı dünyada olduğumuza iyice kani geldik.

Başucumdakilerinde bir sürü insan değil iki kişi olduğunugördüm.

Kendi kendime “özgürlük iki artı iki her zaman dört etmez dediğinde başlar, sonra gerisi gelir” diye büyük bir laf ettim. Bu lafı reel olarak aktöresiz bir şekilde söyledim.

Yoğun bakımdan sonra sabaha karşı beni servise aldılar. Aman allahım o da ne. Servisteki televizyondan bir türkü sesi hem de yüksek ses tonu ile. “bugün dost yaralanmış”. Zaten ziyarete gelen orta yaşlı adam “ senin nasibinde o varmış” dediğinde ondan sonra yorum yapamadım.

İki gün sora bir orta yaşlı adam ve iki genç. Koridorda karşılaştık. Orta yaşlı adamın elinde poşette iyice sarılmış bir şişe kolanya  ve tatlı bir tebessüm.

Sabah olduğunda doktora kolanya ikram ettim.”bu herkese nasip olmaz hocam” dedim.
“Ne o kabe den mi geldi yoksa” dedi. “ilk defa bir hasta kolanyası dökünüyorum” Israr etti. “Herkese nasip olmaz da ne demek.

“yok” “bırakalım hocam neşterle başladık sızılı bitirelim” dedim.


2 yorum:

  1. Mali olarak aşağı mısın? Bir kredi mi arıyorsunuz?
    Kişisel Krediler, Ticari Krediler, Öğrenci Kredileri, Taşıt Kredileri ve Kredileri sunuyoruz.
    Faturaları 8000 Dolardan 14.000.000 Dolara,% 3 Dolara
    faiz oranı. Krediler yasal ve yasal amaç için olmalıdır. Eğer ihtiyacın varsa
    finansal yardım / Krediler şu anda doğrudan bizimle iletişime geçin:
    peterheymannloanoffer@gmail.com
    Saygılarımızla,
    Bay pater L Scott.
    İletişim E-postalar: Peterheymannloanoffer@Gmail.com
    ************* ******************************************************** *****************
    NOT: SPAM FOLDERİNİZDE UYARI MESAJI OLARAK BU MESAJI GÖRÜYORSANIZ
    E-POSTA DOMAIN AĞ SAĞLAYICINIZA BAĞLI.

    YanıtlaSil
  2. Bizimle iletişime geçin:
                                                BBM INVITE ile: {D8980E0B}
                                                  WhatsApp: (+ 44) 7480 729811
                                                    Tel .... (+ 44) 7480 729811
    (İskandalestari.kreditpersatuan@gmail.com)
    Meşru, dürüst, saygın ve acil bir krediye mi ihtiyacınız var? Yasal borç arayışınız bugün burada sona eriyor, çünkü finansal ihtiyaçlarınızı karşılamak için buradayız. Bankalar veya finans kurumu tarafından herhangi bir nedenden dolayı bir kredinizi reddettiğinizde, artık endişelenmeyin Finansal sorunlarınız hakkında biz maddi talihsizliğinizin çözümü biziz. 32.000'in üzerinde işletme sahibine işletme kredisi milyarlarca (farklı para birimleri) verdik. Büyümek için doğru işletme kredisini sağlamak için kendi belirlediğimiz risk teknolojimizi kullanıyoruz. senin işin. Düşük faiz oranlı her türden kredi sunuyoruz ve kredinizi geri ödeme süresi de krediniz Kötü bir krediniz var mı? Faturaları ödemek için paraya mı ihtiyacınız var yoksa yeni bir işe başlamak gerekli mi? Yetersiz fon nedeniyle bitmemiş bir projeniz var mı? Yararlanacak herhangi bir uzmanlığa yatırım yapmak için paraya ihtiyacınız var mı? ISKANDAR LESTARI KREDİ FİRMASI amaç mükemmel profesyonel finansal hizmetler sunmaktır

    YanıtlaSil