DABAZ/Seyfettin ALBAYRAM




  Allah yırağ eyliye “ Dabaz” olmuş anam bu oğlan, dedi komşu kadın. Allah yırağ eyliye lafını duyunca hastalığımın ne kadar ağır olduğunu anlamıştım. Genelde ölümcül hastalıklar için kullanılan bir ifadeydi. O yıllarda en ağır hastalık verem’ di. Vereme yakalanan kısa sürede ölürdü. Veremden ölen genç kızlarla ilgili bir sürü destan dinlemiştim. Acı bir olaydan (deprem, sel, yangın, verem, terör vb.) dolayı vefat edenler için destanlar yazılır. Bu destanlar bir kasete acıklı ses tonuyla okunur ve sokak sokak dolaşarak, beş veya on kuruşa matbaada kâğıda basılmış hali satılırdı. Mahallenin bütün çocukları destancının arkasında dolaşır destanı dinlerdik. En çok kadınlar rağbet gösterirdi. Çok acıklıymış diye, dinlerken ağlarlardı.

  Annem bir yandan kolumdan tutmuş vücudumdaki kızarıklıklara bakıyor, bir yandan da” hele bir baksın diye” çağırdığı uzman kadınla konuşuyordu.

 Ne yapmak lazım bacım buna?

 Şişinen dağlamak lazım.

Annem kolumu bırakıp kaçmayayım diye tek odalı evimizin kapısını kilitledi, her ihtimale karşı da anahtarı koynuna sakladı. Benimle ilgili kötü bir şeyler döndüğünü anlamıştım. Daha çok bağırıp ağlamaya başladım.

 Annem gaz ocağını gözeneğin altından çıkardı, çanağına biraz ispirto dökerek kibritle yaktı. Hava tahliye vidasını gevşeterek, gaz ocağının memesinin ısınmasını bir müddet bekledikten sonra tahliye vidasını sıktı, pompalayarak yaktı. Şişi ocağın üstünde ısıtmaya başladılar. Durumun ciddiyetini anlamıştım, daha çok bağırmaya başladım. Kaçacak yer yok kendimi gözeneğe attım. İçeride bir top olmuştum. Bir yandan ağlıyor bir yandan da( sanki dabaz’ı ben icat etmişim gibi )"ana ne olur yapmayın, vallahi bir daha dabaz olmayacağım "diye bağırıyordum. Tek korkan ben değildim, dabaz bile korkusundan geçmeye, vücudumdaki kızarıklıklar sönmeye, kaşıntım azalmaya başlamıştı. Şiş nar gibi kızarınca ayağımdan tutarak delikten kedi çıkarır gibi beni sürükleyerek sığındığım yerden çıkardılar. Annem omuzlarımdan beri kollarını atarak gömleğimi sıyırıp karnımı açtı.

 Komşu kadın; aman bacım sıkı tut diyerek anneme komut veriyordu. Karnımda ilk sıcaklığı hissettim, bağıracak halim bile kalmadı. Sıkı tut, bir daha dağlamamız lazım, diyordu komşu kadın. İkinci sızıyı da karnımın değişik bir bölgesinde hissettim.

  Tamam, bırak artık.

 Annem beni bıraktı, kımıldayacak halim kalmamıştı. Dağlanan yerler cayır cayır yanıyordu.

  Tamam, artık geçer, dedi, uzman.

Kurtuldum diye sevinirken, Uzman çenemden tutarak yüzüme baktı; "Vışşş bacım bu oğlanın yüzünde bir kaşık kan kalmamış, bu oğlanda nazar da var, kurşun var mı? Olmaz olur mu? Bizim evde tüm nazar malzemesi her zaman hazırdı. Oldum olası zayıf, cılız bir çocuktum. Etim ne budum ne. Öyle boylu poslu bir çocuk ta değildim. Benim neyime nazar değecek. Gıdasızlıktan dese belki doğruluk payı vardı, üstelik mahallede nazar değecek en son çocuk bendim. Soğuk kış ayları üşütsem de annem nazar var diye kurşun dökerdi. Omzum Osmanlı arması gibiydi; örgülü iple bağlı küçük bir iğde dalı, ortasında timsah dişleri gibi dizilmiş boşluklardan oluşan beyaz düğmemsi bir şey(tazı boncuğu), hemen ona bitiştirilmiş boncukla örülü şep, yanına mutlaka mavisinden nazar boncuğu. Şep bazen tuz gibi dağılır, bu nazarı savuşturduğunuz anlamına gelir, sevinin. Bu bölümü anlamayanlar için; bakırcılar çarşısında tüm Attarlarda nazar malzemesi satılmaktadır. Nazar malzemesi lazım derseniz, gerekli tüm malzemeyi onlar size satarlar.

 Bir kepçede kurşun eritildi, başımın üstüne annemin eşarbını örttüler. Eriyen kurşunu başımın üstünde tuttukları içi su dolu bir leğene aktardılar. Çoss, diye bir ses ve üstüme sıçrayan su. Eriyen kurşun soğuk suyun içinde dikit gibi olmuştu. Arkasından yorumlar başladı; aha şu Şişko Heyriye'nin dili, bak bak aha bu da Nurgana’lı Aşşe 'nin dili. Allah boyunuz devrile. Bacım senin oğlanı iflah etmez bunlar, acı bu oğlanı fazla sokağa bırakma. Meğer ben neymişim, herkes beni konuşuyormuş da haberim yokmuş. Tabi bu işlem iki sefer tatbik ediliyor sonuç kesin olsun diye. Sonra bu kurşun suyu ile beraber sokağa serpiliyor.

Tedavi etkisini hala sürdürüyor, o günden sonra bir daha hiç dabaz olmadım.


2 yorum:

  1. Bir de beğenmezsin yapılan iş bak o günden beri korunmuşun ne güzel😂

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Karnımda hala şişelerin izini taşıyorum.

      Sil