GÜL YÜZLÜ FERHAT / Enver ÇAPAR

 

Ferhat Ağca’nın aziz hatırasına






Doyamadık gül yüzüne, gülüşüne,

Doyamadık güzel sözüne, derviş gönlüne.

Dünya doyma yeri değil,

Oyalanma yeriymiş bir daha öğrendik.

Bütün çiçekler mahzun şimdi, kiminle konuşacaklar artık,

Kim soracak onlara hallerini,

Kimden dinleyecekler kendi hikâyelerini.


Bir gül hüznü çöktü üstümüze

Şöyle düşünüyor şimdi dostların:

Ferhat beni daha çok severdi,

Paylaşmak istemiyorlar kimseyle.

Oysa Allah sevdi seni ve aldı. 

Bizimkisi bir şahitlik sadece.


Seni sevdiğini sanıyormuş bir kız, 

Cennetlik bir yüz görmüş oysa hepsi bu

Bir kuş uçumu yakınmışsın ahirete,

Biz dağlarda ararken seni.


6 Şubat soğuğunda sen varlık dağını delerken

Madenciler insan arıyor tünelin ucunda

Bir kazmanın kırık ucu battı kalbimize

Gözlerimiz ancak yaşarınca gördü, 

Bir damla terin taşı nasıl erittiğini.


Toprağı işlerdin gergefe nakış çizer gibi

Sarı sıcağın bereketi damlardı alnından.

Başın ağırdı, hep öndeydi, 

Edep tacını taşımak böyle bir şeydi.


Herkes sahiplense de gülün sahibi tektir.

Bir seher vakti göçtün yârine.

Oysa bizim seher yelimizdin sen,

Haberler getiren dost illerinden.


Bizi dağlara, Yavşan’a götür yine Ferhat.

Bir tek onlar anlar bizi.

Bölüşelim onlarla yasımızı.

Kandırmasa da Yağlıoluk’un suyu,

Serpelim közün üstüne yürek yanmazsa belki su yanar.


Ferhat dost, diye zikre başlamış kaya sümbülü,

Çatlamış ortasından taş, serin bir su çıkmış.

Kurt, kuş, çiçek, böcek kana kana içmiş o suyu.

Vakit tamam olunca bütün hikâyeler yarım kalıyor böyle.


Yitiksöz dergisi ,21.sayı ,Mart 2024.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder