ACİZLİĞİN GÖLGESİNDE‏/Murat TÜRKMENOĞLU






En nihayetinde 
Sonunu düşünmemezlik etme
Gelecek olan gelir sana
En güzel sevgi ve düşünceyle…



Bazen düşünüyorum. Her şey bitecek. Bugünkü hüzünlerimiz, sevinçlerimiz, telaşlarımız, önyargılarımız, hayallerimiz ve en nihayetinde hayatımız sona erecek.

İnsan eşref-i mahlûkat olarak nitelendirilmiştir, fakat onun aciz bir tarafı da vardır. Evet, insan acizdir. Nefesi boyunca mücadele verdiği bir hasmı vardır: Nefsi. En ufak bir delik bulsa hücrelerinden içeri sızar insanın. İnsan savaş içerisindedir ve sürekli bu savaşın galibi değildir. Bazen mağlubudur da.

Biz yolun sonunu asıl istikametimizi bilmemize rağmen, neden yanılırız. Asıl istikameti sadece bir cuma vaazında; anne-baba öğüdünde ya da bir dost sohbetinde mi hatırlamalıyız? Modern evlerimizde karanlıkta kalınca nasıl elektriğe özlem duyuyorsak, aslında asıl istikamete ve bu uğurda yapılacaklara da öyle özlem duymalıyız. Lakin ne yazık ki öyle olmamakta... Zaman zaman öfkenin, ön yargının, gıybetin cezbedici hali gözümüzün önünde zuhur edip bizi çağırmakta. Anlamsız çekişmeler içerisinde boğulmaktayız.

Dünyadaki zamanımızın ne kadar kısıtlı olduğunun hepimiz idraki içerisinde miyiz? Kaçınılmaz sonumuz o meşhur musalla taşı aslında. Ebedi âlem iştirakimizden önce bize, dünyada kaç insanı acı ve iğneleyici sözlerle alt ettiğimiz; yüzüne konuşmaktan korkup da kaç insanın arkasından konuştuğumuz; bir ortamda sırf nefsin hoşuna gidiyor diye namünasip ifadelerle, yüksek perdeden kahkahalar içerisinde atıp tuttuğumuz; en yüksek, yükseklerinde yükseğinde tahsil gördüğümüz; zengin olmadığımız halde öyle görünmeye çalıştığımız; haksızlık karşısında, sırf bize zararı dokunmasın diye suskun kaldığımız için mükâfat verileceğini mi sanıyoruz? Yazık. Yazık ki ne yazık. Gerçekte böyle olduğumuzu görmek, örneklerine her gün şahit olmak kahrediyor beni.

Ebedi hayatımızdan önce konakladığımız bir han olarak düşünmemiz gereken dünya hayatında ne çok zulmediyoruz kendimize. İnşallah ruhumuzdaki kirlerden arınmak zamanıdır şimdi. Gelin bir olalım, bir düşünelim, bir konuşalım. Ve bataklıkta çırpınan ruhumuza bir el uzatalım.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder