ADEMDEN ÂDEM'E/ Âdem BELLİBAŞ

Yokluktur, olmamaktır, bulunmamaktır, fakirliktir, on sekiz bin âlemin ka’nıdır, menba’ıdır ‘adem. Âdemse zuhûr-ı serencâmıdır ‘ademin. ‘Ademdir tek ser-mâyesi Âdem’in.

“Elest”te verildi Âdem’e emânet… O emânet ki ‘ademden Âdem’e verilen yaradılış sırrıdır. Rağbettir, muhabbettir, aşktır, o emânet. Aşk ise hayâdır… “Hz. Âdem gibi, kırk yıl semâya bakamadan utanarak yaşamaktır Allah’tan.”[1] Ruha Âdem’in yüreğine inme emrinin verilmesi, aşkın zuhûra gelmesi ve sema’ eylemesidir.

Namaz, dünyada Allah’a yakınlığın en uç noktasıdır. Âhirette ise Allah’a yakınlığın en son noktası Allah’ı görmektir. Namaz… cihattır âhir zamanda. Eliftir, daldır, mimdir. Adam olmak Âdem olmaktır. Âdem olmaktan kasıt, beşeriyetten deniz suyunun buharlaşıp tuzunu bıraktığı gibi… sıyrılmaktır maddeden. Kıyamdır elif, rükûdur dal, mim ise secdedir Rabb’e. Arş-ı a’lâ ile zemîn-i hâkin buluşmasıdır Âdem. Üflemektir her dem ‘ademi kalbe…
‘Adem, kâinatsa Âdem, kâinatın miftahıdır…
                                                                                             


[1] Alıntıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder