Yollar uzun, yollar karmaşık. Yol
kenarında zeytin ağaçlarının görevi mihmandarlık. Sokak lambaları, erimeyen
mumlar. Canıma ot tıkayan mısraları ekmek gibi bölüştüğüm yollar. Sendeleyip
kucaklaştığım vefalı dost. Kavgaların, sevinçlerin dilsiz tanığı… Sloganların,
isyanların, türkülerin, Orhan’ların, Ferdi’lerin, Müslimlerin başköşelere
kurulup geceleri, misafir ettiği… Silgi tutmayan tozlu kara tahtası. Sarhoşların
ağız dolusu sövmeleri, çocukların, dedelerine doğru ilk yürüyüşleri. Bekleyen
aşığın sigarasının kül tablası… İpek yüklü kervanların tokurdak sesleri. Zafere
bilenmiş ordunun duası. Kutlu hicretlerin yazılan ilk mısraları. Yollar, hep
yollar…
Bir gün düştüğümde sere serpe, şahit
olsun dostlar, desinler; yoldaydı, yolundaydı ya Rab!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder