Karabuğday, altın çilek…
Terk edilmiş ruhum bir
hasat sonrası korkuluk
Özgürlük tarlaları
Militan dokunuşlar,
Kurşun gibi kelimeler,
harmanlanmış acı tütünle…
Umudunu kaybetmiş isteksiz
bir surat.
Sesler duyuyorum…
Lanetli, korkak, azatlı
kalpten
Korkma senin suçun değil
diyen…
Aşka inanan her zavallı
suçlu dercesine
Bir yerlerde saklı aşk…
İçimde kemirgen şüpheler,
İçimde hastalıklı adamlar
var
Can çekişen üçayağı bağlı
hayvanlar…
Kıbleye dönük bıçak sırtı
yalnızlıklar…
Çok yorgunum.
Aynamda masum çocuk yok
Dipsiz kuyulara
seslenişim,
Sağır duvarlarda
nesneleşir sesiyle suyun,
Ya da kör duvarlar
sultanlaşır kalbimde!
Senden habersiz sağır
duvarlar…
Güzelliğinin ertesi selvi
söğüt gölgelikler…
Ceylanlar, yağmur
çocukları…
Körebe oynarlar
Kuyulara akan cesetleriyle
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder