Bizi bütünleştiren, her geçen gün
devleşen, adeta devâsa bir boyuta oluşan muhabbetimiz, sevgimiz ve aşkımız
koskoca yedi yılı geride bıraktı. Yedi… O kutlu, o mübarek, o esrarengiz, o
tahayyüle sığmayacak olan mefhum…
Ana rakamların hiçbiri yediye tam
bölünmez, sonuç her zaman küsuratlıdır. Cancağızım, bizi de hiçbir güç, hiçbir
kuvvet bölmeye muktedir olamadı biiznillah. Bizi her kim ki bölmeye çalıştı, her
kim ki bizi sıfıra indirgemeye, aramızdaki muhabbeti silmeye çalıştı,
karşısında bölünemeyen kocaman bir yedi buldu.
Kur’ân-ı Kerîm, yedi harf üzerine
inmiştir, Kur’ân-ı Kerîm’de yedi gök tabiri yedi kere geçer, Fatiha sûresinde
Arap harflerinden yedi harf eksiktir, yine Fatiha sûresi yedi ayetten
müretteptir, Kâbe yedi defa tavaf edilir, Safa ve Merve arasında yedi defa
gidip gelinir, şeytana yedi taş atılır, Mevlevilerde yedi selam vardır, Mesnevi
yedi cilttir, Cuma namazının yedi farzı vardır, Ashâb-ı Kehf olayı yedi uyurlar
olarak bilinir, bir hafta yedi gündür,
yedi başak ve yedi askı şairleri vardır, gök kuşağı yedi renktir, yedi kat
sema, dünyada yedi kıta, Kızılderililerde yedi mevsim vardır, ailede soy yedigöbeğe
kadar çıkarılır, insan yüzünde yedi delik vardır, Türkiye yedi coğrafi bölgeden
oluşur, yedi veren bitkileri (gül, asma vs.) vardır, İstanbul yedi tepe üzerine
kurulmuştur, dünyanın yedi harikası vardır, müzikte yedi nota, Pamuk Prensesin
Yedi Cücesi, Âdemin de uğruna yedi yıl adadığı, geriye kalan bütün yedi
yıllarını da uğruna feda edebileceği, bu yediler içerisinde ilk, tek ve son
olan bir Meh-likâ’sı var çok şükür…
02.06.2014
***
ADEMDEN ÂDEM'E
Yokluktur, olmamaktır, bulunmamaktır, fakirliktir, on sekiz bin âlemin ka’nıdır, menba’ıdır ‘adem. Âdemse zuhûr-ı serencâmıdır ‘ademin. ‘Ademdir tek ser-mâyesi Âdem’in.
“Elest”te verildi Âdem’e emânet… O emânet
ki ‘ademden Âdem’e verilen yaradılış sırrıdır. Rağbettir, muhabbettir, aşktır,
o emânet. Aşk ise hayâdır… “Hz. Âdem gibi, kırk yıl semâya bakamadan utanarak
yaşamaktır Allah’tan.”[1] Ruha Âdem’in
yüreğine inme emrinin verilmesi, aşkın zuhûra gelmesi ve sema’ eylemesidir.
Namaz, dünyada Allah’a yakınlığın en uç
noktasıdır. Âhirette ise Allah’a yakınlığın en son noktası Allah’ı görmektir.
Namaz… cihattır âhir zamanda. Eliftir, daldır, mimdir. Adam olmak Âdem
olmaktır. Âdem olmaktan kasıt, beşeriyetten deniz suyunun buharlaşıp tuzunu
bıraktığı gibi… sıyrılmaktır maddeden. Kıyamdır elif, rükûdur dal, mim ise
secdedir Rabb’e. Arş-ı a’lâ ile zemîn-i hâkin buluşmasıdır Âdem.
Üflemektir her
dem ‘ademi kalbe…
‘Adem, kâinatsa Âdem, kâinatın
miftahıdır…
***
MAHBÛB-I MEH-LİKA’MA
Hayât-ı müştereğim, istikbâlim, müstakbelim, gâyem,
Aşkına tutuşmuş tek sarmâyem,
Yanmış, yakılmış, yıkılmış virânem,
Âb-ı hayâtım, gönül ruhsatım, devâmım, müdâvimimsin;
Tarîk-i aşkına kurban olduğum, serverim, serüvenim, serencâmım,
Irmağım, cûy-ı şirişkim, ömür yetmezim,
Merdüm-i dîdem, yekpârem, olmaz ki sensiz bu âlem,
Irak ülkem, nar tanem, nur tanem, cayır cayır yanmış pâyem,
Nârım, nârencim, sevincim, sebebim, müsebbibimsin.
Günâhım, vebâlim, ağrıyan dizim, sancıyan belim,
Elim, ayağım, konuşan dilim, lisân-ı hâlim,
Radikalim, şeklim, şemâlim, eşkâlimsin;
İffetim, nâmusum, fânûsumsun;
Yârim, yar’ım, diğer yarım, yarınımsın;
Efsûn-ı mehbûbem, meh-likamsın.
Karanfilim, sünbülüm, reyhanım, çiğdemim, her demim,
Ahdim, âhım, sonsuzumsunsun;
Lütf-ı ihsânım, hüsn-i cemâlim, kadem-i taktirimsin;
Alın yazım, gönül kapım, arkadaşım, yoldaşım, sırdaşımsın;
Nef’im, menfaatim, fâidemsin;
Irkım, soyum, damarım, cibiliyetim, zürriyetimsin;
Ney’im, semâhım, Mevlânâ’msın;
Aşım, ekmeğim, tuzum, her şeyimsin…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder