KIRIK AYNA ROMANINDAN ALINTILAR–1,2,3,4 / Memduh ATALAY


KIRIK AYNA ROMANINDAN ALINTILAR-1

Romanın başkahramanı Hüsnü Cemal Hoyrat, dostu, kardeşi, talebesi Ali Seyfi ile konuşurlar. Ali Seyfi "Ağabey, her dönemde şimdiki arızalar yok muydu?" Hüsnü Cemal "Elbet vardı Ali'm. İnsanı saptıran duygular her zaman vardı. Babamız Âdem’den beri. Ancak insanın özünden çok uzak düşmediği dönemlerde ayna kırık değildi. Toplumsal arızaların yansıdığı bir ayna vardı ve insanlar bu aynaya bakarak kendini düzeltirdi. Şimdi her grubun, her cemaatin, her teşkilatın aynası var ama kırık. İnsanlar bu kırık ayna ile kusurunu görmeye değil ötekinin kolunu kanadını yaralamaya çalıştığı için hakikatten uzaklaşıyor."dedikten sonra bir yudum daha aldı çayından.

Ali Seyfi yine kalbinin ve kafasının derinlerinde sorudan ziyade kedere dönüşen bir alana daha girdi. Resimleri, isimleri, rozetleri hakikatin ve fikrin önüne koyduğumuzu ve yok ettiğimizi söyledi. "Sezai Karakoç mesela şiirlerini, sözlerini kullanıyoruz ama şikâyetlerini görmüyoruz" dedi. Hüsnü Cemal aslında Ali Seyfi gibi düşündüğü halde Seyfi'nin ötekileştirme tuzağına düşmemesi için Seyfi'ye dönerek  "Kardeşim bir kötü veya kötülük gördüğünde iki tavır vardır: Ya o kötüye ve kötülüğe tahammülsüzlüğün seni nefsini, öfkeni tatmin için sertliğe götürür ya da fenalığın terk edilmesi için adaleti ve merhameti esas alan bir dil kullanırsın; böylece ontolojik olarak merhamet etmenin bereketiyle ıslaha memur olursun. Bak Allah Musa'ya güzellikle tebliğ etmesini öğütlemiyor mu?" dedikten sonra sigarasından bir nefes çekti ve sustu. Ali Seyfi artık hiçbir şeyin tesadüf olmadığına inanmaya başlamıştı. Ne vakit öfke seline kapılsa Hüsnü Cemal daha gönül merkezli bir pencereyi açıyordu ona.

Ali Seyfi bu kez de Hüsnü Cemal'in ismine dair konuşmak istedi. "Ağabey, zıtlar birleşmiş isminde. Hüsnü Cemal Hoyrat çok seçilmiş bir isim değil mi?" Hüsnü Cemal kalbine mukabil kalp bulunca coşardı. Yine öyle oldu."Alim bak sen hem Ali hem Seyfi’sin. Ben de Hüsnü Cemal Hoyratım. Zıtlık sadece adımda değil ki. Yaratılışımızda. Bir yanımız bahar, bir yanımız kış. Bir yanımız Yavuz, bir yanımız Yunus. Bir yanımız öfke, korku, dünyalık; bir yanımız aşk, sevda, dostluk ve gözü karalık."
Hüsnü Cemal şöyle düşündü :"Kim ki yalnız kaldığında iç denetimi, yazıcı melekleri unutuyorsa bu kimse kanunun görmediği yerde her şeyi yapacak bir potansiyel taşıyor demektir."

Hüsnü Cemal çok sert baktı Şule’ye. Çünkü Şule ince yazıyı okuyamıyordu. Kadınlığı sadece dişil bir keyfiyet sanıyordu. "Bak Şuleciğim kadın sadece bir cinsiyet olarak yoktur benim dünyamda. Kalbimin öteki yarısı değilsen bir anlam taşımazsın nazarımda. Öteki yarım olmak ne demek biliyor musun ben demeden anlaman, ben söylemeden duymandır. Yani ben olmandır"

Hüsnü Cemal "Anlamaktan bana ancak ağlamak kaldı" deyince Leyla'nın kalbinin küt küt attığını hissetti.

Hüsnü Cemal artık usanmıştı güzel adam teranelerinden. "Paris'te Nuri Pakdil anması yapılıyorsa bir problem var güzellerinizde efendim. En cahil halkta bile Batı Frenk'tir ve frengi hastalığı Batı'ya nispet edilir. Siz güzelinize Kudüs güzellemesi yaparken yolunuz Paris'e çıkıyorsa sizin olsun güzelliğiniz. Yedi güzelin biri de Dostoyevski hafızı maşallah. Bizim ilkokul mezunu Abdurrahim Karakoç'un şiirleri HAK YOL İSLAM YAZACAĞIZ DERKEN sizin kekemeliklerinize örnekler sıralamayacağım. Haydi, kara siyasadan, klas duruştan vekil ricasına düşmüşseniz Bahri Zengin'den bir özür dileyin de seveyim sizi"


KIRIK AYNA ROMANINDAN ALINTILAR -2

Hüsnü Cemal çok sevdiği Murat Hocanın sözlerini gün boyu tekrarlayıp durdu "BİR SEVDAYA DÜŞMÜŞ OLMAK BAŞKADIR, BİR SEVDAYA DÜŞMÜŞ DEMEK BAMBAŞKA" Bazen çok sıradan bir sözde adeta insanlığın trajedisini yakalar, bu duyguyu karşısındakine aktarmak ister, karşıdan aynı hassasiyeti görmezse "KEDERSİZ İNSANDAN DAHA KADERSİZİ YOKTUR" derdi.

Murat Hoca ne hikmetse kızarsa güzel konuşurdu. Yine kızmıştı emin cephe savaşçılarına "KARDEŞİM, BUNLAR DAVA ÖRTÜSÜYLE ELDE ETTİKLERİ İMKÂNLARI VE GÜCÜ SAVUNUYORLAR. İMAM HATİPTE ATATÜRK ELEŞTİRİSİ, KAHRAMANMARAŞ’TA PKK DÜŞMANLIĞI GİBİ KOLAYCILIK BUNLARIN YAPTIKLARI. HANGİ TELEVİZYONU İZLİYORSA ONUN ETKİSİNDEKİ BU ADAMLARLA MEDENİYET YÜRÜYÜŞÜ YAPILAMAZ. KREDİ KARTLARI VE LÜKS TUTKUNLUĞU DEVRİMCİ RUHU PERDELİYOR."deyince ortalık buz kesmişti.

Leyla gözleri iki çeşme yakarıyordu Kadir Gecesinde. Onun için evlilik bu nimeti bilmeyenlerden çok daha derin anlamlar içeriyordu."ALLAHIM BEN NASİHATÇİ İSTEMİYORUM BANA ELİMİ TUTACAK, YÜREĞİMİ ISITACAK, KURU SİMİTİ BENİMLE PAYLAŞACAK BİR EŞ VER DE DÜĞÜN DAVETİYELERİ VE DAVUL ZURNA SESLERİ YAKMASIN İÇİMİ. BİR ÇOCUK ANNE DESİN YETER ALLAH'IM "

Hüsnü Cemal tam bir kompleks olan yeşil popa tahammül edemiyordu."HER COĞRAFYANIN BİR SESİ BİR SÖZÜ VARDIR ARKADAŞ. TÜRKÜ BİZİM ACIMIZ, KAHRIMIZ, DERDİMİZ, HASRETİMİZDİR. EKİN İDİM OLDUM HARMAN TÜRKÜSÜ KADAR YÜREĞİMİZE DEĞEN NE VAR ARKADAŞLAR. BAK ŞU SÖZLERE.

ekin idim oldum harman
düşürdün aşkın narına
karıştırdın küle beni 
atın yolun kenarına 
yar geçtikçe göre beni 


kırda meleşir kuzular
derdim çok yarem sızılar
gönül sevdiğin arzular 
götürsünler yare beni 


ecel gelir hak'tan ferman 
can çekilir kalmaz derman 
ekin idim oldum harman 
savursunlar yele beni 

ali rıza'm sızlar yara
gülistandım döndüm hara 
çekiverin zülfikar'a 
kılsın pare pare beni

HEPİMİZİN ACISINI TOPLASAN BU TÜRKÜDEKİ ACIYA DENK GELİR Mİ?"


KIRIK AYNA ROMANINDAN ALINTILAR -3

Hüsnü Cemal cami cemaatiyle anlaşamıyordu. Evden zorunlu gidişe tabi tutulan ihtiyarlar heyetinin ılık havalarda bile beş altı klimayı açtırmasına sinir olmuştu bir seferinde."ALLAH AŞKINA EVİNİZDE EN KÜÇÜK BİR LAMBAYI BİLE LÜZUMSUZ DİYE SÖNDÜRÜRKEN CAMİDE BU ISRAF NİYE AMCALAR?" diye çıkışınca Ali Seyit yalvaran gözlerle bakmıştı Hüsnü Cemal'e iş uzamasın, tartışma çıkmasın diye.

..............................................................................................................

Bazen mizaha kaçardı Hüsnü Cemal. Camilerdeki ayakkabı telaşından bile bir yere varabilirdi mizahı. Cuma günü gibi bir bayram vaktinde birbirlerine ayakkabılarını güvenmeyen bir cemaatin yaralarını fark ediyordu."BİZ HASMIMIZ TARAFINDAN EMİN SAYILMIYORSAK TÜM İDDİALARIMIZ BOŞTUR KARDEŞİM. BIRAK HASMI BİZ BİZDEN EMİN DEĞİLİZ. OTURARAK NAMAZ KILANLARA BEN MÜFTÜ OLSAM SİNAV YAPARDIM. YÜZ DOLARI EĞİLİP ALMIYORSA SANDALYEDE NAMAZ KILABİLİRSİN AMA YÜZ DOLARA EĞİLİYORSUN DA RÜKUYA GİTMİYORSAN BASİT BAHANELERLE SANDALYEN BAŞINA ÇALINSIN DERDİM" demişti bir keresinde. Ali Seyit yarı tebessümle "AĞABEY İNSANLARI BEYNİNE MALZEME YAPMIYOR MUSUN " diye damarına basmıştı.

...........................................................................................................

Ev neydi Leyla için? Çocuk sesi, koca merhabası, yeni bir dünyaya adımdı. Komşulara kek, pasta hazırlamak, bayram temizliği, sabun ve naftalin kokan bir hususi cennetti.

...........................................................................................................

Murat Hoca deli bakardı, derin bakardı. Onun gözlerinde bir coğrafyanın kaderi ve kederi görülürdü. İçinde öz ve duygu olan her şeye yer vardı."RUHİ SU'YU BANA DÜŞMAN EDİP DEMİREL'İ SAĞCI YAPAN ANLAYIŞIN TABİ Kİ UZAĞINDAYIM. DEMİREL SENFONİ DİNLERKEN RUHİ SU BAĞLAMA ÇALARDI." Deyince muhafazakâr algı tedirgin olmuştu yine...

..........................................................................................................

Hislerinden korkardı Hüsnü Cemal. Bir seferinde Leyla'ya "KEŞKE İNSANI BİR CÜMLESİNDE, BİR BAKIŞINDA HİSSEDEN, TANIYAN MELEKEM OLMASAYDI. UNUTUŞUN VE ALDANABİLMENİN, KÖRLÜĞÜN BİR NİMET OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM. KALPLER AKREP YUVASI AMA DİLLERDEN BAL AKIYOR. JAN PAUL SATRE İNSANLARI TANIDIKÇA HAYVANLARI DAHA ÇOK SEVİYORUM DEMESİNE ŞAŞMAMAK LAZIM. SADECE SERVET VE MAKAMDAN DOLAYI DEV GİBİ İNSANLARIN BEŞ PARALIK ADAMLAR ÖNÜNDE EL PENÇE DİVAN DURMASI KAHREDİYOR BENİ. ALLAH RASULU KABİLENİN EN HAYIRLISININ BİR OĞLAK KADAR DEĞERİ OLACAK AHİR ZAMANDA DEDİĞİ GÜNLERDEYİZ GALİBA"

...........................................................................................................

Hüsnü Cemal hep zaman sorunu yaşadığını söylerdi."SEVEBİLECEĞİM KADINLARDAN YA GEÇ GELMİŞİM YA ERKEN " demişti bir gün Serap’a. Serap’ın aklına neler gelmişti neler. Yoksa Hüsnü Cemal 'in bana meyli mi var diye günlerce kıvranmıştı.


KIRIK AYNA ROMANINDAN ALINTILAR 4

Hüsnü Camal yanına gelen gençlere duygu dolu gözlerle baktı "GENÇLER İSABETİNİZ OLMASA DA İŞARETİNİZ DOĞRU OLMALI. YA HİSSİYATI TEMİZ OLACAK İNSANIN YA DA FİKRİYATI. İKİSİNDEN BİRİ TEMİZ DEĞİLSE KALEMDEN, KÂĞITTAN, YAZIDAN UZAK DURMALISINIZ. ÇÜNKÜ HAZRETİ ALİ EFENDİMİZ SOYUNU SOPUNU BİLMEDİĞİNİZ KİMSELERE İLİM ÖĞRETMEYİN DERKEN BU MANAYA İŞARET EDİYOR." dedi. Mehmet Akif yarı tereddütle sordu"Abi bunu nasıl anlayacağız? "Hüsnü Cemal. 

İç çekerek "KARDEŞİM SESİN ÖNCE SENİ AĞLATACAK, KALBİNDEN ÇIKACAK. PİYASA VE KAZANÇ İÇİN DEĞİL ANLAM İÇİN VAR OLACAKSIN. OKUR SATAR DEĞİL OKUR YANAR OLACAKSIN. SORU SENİN CEVAP SENİN OLACAK!"diye cevap vermişti.

......................................................................................................

Leyla elindeki örgüyü tamamlamaya çalışırken Hüsnü Cemal'in söylediklerini düşünüyordu. Ne demişti Hüsnü Cemal "YARALARINI GÖSTERDİĞİN KİŞİ SENİ YARALARINDAN VURUYORSA BİL Kİ KUDUZ KÖPEKTEN DAHA AŞAĞIDIR!" İşte Leyla şimdi kaderi haline gelen bu sözün ağırlığından bunalıyor tekrar Hüsnü Cemalle konuşmaya can atıyordu.

......................................................................................................

Murat Hoca, bir gün Hüsnü Cemal'e "CEMAL KARDEŞİM ÖLÜM OLMASA HALİMİZ NİCE OLURDU ?" diye sorunca aynı acıyı yaşayan bir ruhdaşının olduğunu görmekle sevinmişti.

......................................................................................................

Hüsnü Cemal kederli bir bakışla "BENDE MEKÂN FİKRİ YOK NEDENSE. BİR YERE EN AZ BEŞ ALTI KEZ GİTTİĞİM HALDE MEKÂNI HATIRLAYAMADIĞIM OLUYOR. AMA HÂL BİLGİSİ VERİLMİŞ BANA HİLKATTEN. BİR BAKIŞI, BİR TAVRI ASLA UNUTMAM. GERÇEKTEN DÜNYAYI GÖLGELEYEN YOLCU MİSALİ ALGILAMIŞIM. YUNUS’TAN, MEVLANA’DAN EV, ARSA MI KALDI SANKİ DÜŞÜNCESİYLE YILLARCA MÜLK EDİNMEKTEN UZAK KALDIM AMA BİR GÜN BİR ARKADAŞIM BİZİM MEMLEKETTE EVİ OLMAYAN ADAMIN KZINI BİLE ALMAZLAR BEYİM, ÇÜNKÜ ANA BABASI ŞİMDİYE KADAR EV SAHİBİ OLAMAMIŞSA KIZINDAN İYİ EŞ OLMAZ DEDİĞİNİ DUYUNCA TÜM BİLDİKLERİMİN BİR ANDA UÇTUĞUNU HİSSETTİM. ŞOK OLMUŞTUM ADETA" deyince Ali Seyit bir an evi olduğundan utandı...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder