KIRIK AYNA ROMANINDAN ALINTILAR-1
Romanın başkahramanı Hüsnü Cemal Hoyrat, dostu, kardeşi, talebesi Ali Seyfi ile konuşurlar. Ali Seyfi "Ağabey, her dönemde şimdiki arızalar yok muydu?" Hüsnü Cemal "Elbet vardı Ali'm. İnsanı saptıran duygular her zaman vardı. Babamız Âdem’den beri. Ancak insanın özünden çok uzak düşmediği dönemlerde ayna kırık değildi. Toplumsal arızaların yansıdığı bir ayna vardı ve insanlar bu aynaya bakarak kendini düzeltirdi. Şimdi her grubun, her cemaatin, her teşkilatın aynası var ama kırık. İnsanlar bu kırık ayna ile kusurunu görmeye değil ötekinin kolunu kanadını yaralamaya çalıştığı için hakikatten uzaklaşıyor."dedikten sonra bir yudum daha aldı çayından.
Ali Seyfi yine kalbinin ve kafasının
derinlerinde sorudan ziyade kedere dönüşen bir alana daha girdi. Resimleri, isimleri,
rozetleri hakikatin ve fikrin önüne koyduğumuzu ve yok ettiğimizi söyledi. "Sezai
Karakoç mesela şiirlerini, sözlerini kullanıyoruz ama şikâyetlerini
görmüyoruz" dedi. Hüsnü Cemal aslında Ali Seyfi gibi düşündüğü halde
Seyfi'nin ötekileştirme tuzağına düşmemesi için Seyfi'ye dönerek "Kardeşim bir kötü veya kötülük
gördüğünde iki tavır vardır: Ya o kötüye ve kötülüğe tahammülsüzlüğün seni nefsini,
öfkeni tatmin için sertliğe götürür ya da fenalığın terk edilmesi için adaleti
ve merhameti esas alan bir dil kullanırsın; böylece ontolojik olarak merhamet
etmenin bereketiyle ıslaha memur olursun. Bak Allah Musa'ya güzellikle tebliğ
etmesini öğütlemiyor mu?" dedikten sonra sigarasından bir nefes çekti ve sustu.
Ali Seyfi artık hiçbir şeyin tesadüf olmadığına inanmaya başlamıştı. Ne vakit
öfke seline kapılsa Hüsnü Cemal daha gönül merkezli bir pencereyi açıyordu ona.
Ali Seyfi bu kez de Hüsnü Cemal'in ismine
dair konuşmak istedi. "Ağabey, zıtlar birleşmiş isminde. Hüsnü Cemal
Hoyrat çok seçilmiş bir isim değil mi?" Hüsnü Cemal kalbine mukabil kalp
bulunca coşardı. Yine öyle oldu."Alim bak sen hem Ali hem Seyfi’sin. Ben
de Hüsnü Cemal Hoyratım. Zıtlık sadece adımda değil ki. Yaratılışımızda. Bir
yanımız bahar, bir yanımız kış. Bir yanımız Yavuz, bir yanımız Yunus. Bir
yanımız öfke, korku, dünyalık; bir yanımız aşk, sevda, dostluk ve gözü
karalık."
Hüsnü Cemal şöyle düşündü :"Kim ki
yalnız kaldığında iç denetimi, yazıcı melekleri unutuyorsa bu kimse kanunun
görmediği yerde her şeyi yapacak bir potansiyel taşıyor demektir."
Hüsnü Cemal çok sert baktı Şule’ye. Çünkü
Şule ince yazıyı okuyamıyordu. Kadınlığı sadece dişil bir keyfiyet sanıyordu. "Bak
Şuleciğim kadın sadece bir cinsiyet olarak yoktur benim dünyamda. Kalbimin
öteki yarısı değilsen bir anlam taşımazsın nazarımda. Öteki yarım olmak ne
demek biliyor musun ben demeden anlaman, ben söylemeden duymandır. Yani ben
olmandır"
Hüsnü Cemal "Anlamaktan bana ancak
ağlamak kaldı" deyince Leyla'nın kalbinin küt küt attığını hissetti.
Hüsnü Cemal artık usanmıştı güzel adam
teranelerinden. "Paris'te Nuri Pakdil anması yapılıyorsa bir problem var
güzellerinizde efendim. En cahil halkta bile Batı Frenk'tir ve frengi
hastalığı Batı'ya nispet edilir. Siz güzelinize Kudüs güzellemesi yaparken
yolunuz Paris'e çıkıyorsa sizin olsun güzelliğiniz. Yedi güzelin biri de Dostoyevski
hafızı maşallah. Bizim ilkokul mezunu Abdurrahim Karakoç'un şiirleri HAK YOL
İSLAM YAZACAĞIZ DERKEN sizin kekemeliklerinize örnekler sıralamayacağım. Haydi,
kara siyasadan, klas duruştan vekil ricasına düşmüşseniz Bahri Zengin'den bir
özür dileyin de seveyim sizi"
KIRIK
AYNA ROMANINDAN ALINTILAR -2
Hüsnü Cemal çok sevdiği Murat Hocanın
sözlerini gün boyu tekrarlayıp durdu "BİR SEVDAYA DÜŞMÜŞ OLMAK BAŞKADIR,
BİR SEVDAYA DÜŞMÜŞ DEMEK BAMBAŞKA" Bazen çok sıradan bir sözde adeta
insanlığın trajedisini yakalar, bu duyguyu karşısındakine aktarmak ister,
karşıdan aynı hassasiyeti görmezse "KEDERSİZ İNSANDAN DAHA KADERSİZİ
YOKTUR" derdi.
Murat Hoca ne hikmetse kızarsa güzel konuşurdu.
Yine kızmıştı emin cephe savaşçılarına "KARDEŞİM, BUNLAR DAVA ÖRTÜSÜYLE
ELDE ETTİKLERİ İMKÂNLARI VE GÜCÜ SAVUNUYORLAR. İMAM HATİPTE ATATÜRK ELEŞTİRİSİ,
KAHRAMANMARAŞ’TA PKK DÜŞMANLIĞI GİBİ KOLAYCILIK BUNLARIN YAPTIKLARI. HANGİ
TELEVİZYONU İZLİYORSA ONUN ETKİSİNDEKİ BU ADAMLARLA MEDENİYET YÜRÜYÜŞÜ YAPILAMAZ.
KREDİ KARTLARI VE LÜKS TUTKUNLUĞU DEVRİMCİ RUHU PERDELİYOR."deyince
ortalık buz kesmişti.
Leyla gözleri iki çeşme yakarıyordu Kadir
Gecesinde. Onun için evlilik bu nimeti bilmeyenlerden çok daha derin anlamlar
içeriyordu."ALLAHIM BEN NASİHATÇİ İSTEMİYORUM BANA ELİMİ TUTACAK, YÜREĞİMİ
ISITACAK, KURU SİMİTİ BENİMLE PAYLAŞACAK BİR EŞ VER DE DÜĞÜN DAVETİYELERİ VE
DAVUL ZURNA SESLERİ YAKMASIN İÇİMİ. BİR ÇOCUK ANNE DESİN YETER ALLAH'IM "
Hüsnü Cemal tam bir kompleks olan yeşil
popa tahammül edemiyordu."HER COĞRAFYANIN BİR SESİ BİR SÖZÜ VARDIR ARKADAŞ.
TÜRKÜ BİZİM ACIMIZ, KAHRIMIZ, DERDİMİZ, HASRETİMİZDİR. EKİN İDİM OLDUM HARMAN
TÜRKÜSÜ KADAR YÜREĞİMİZE DEĞEN NE VAR ARKADAŞLAR. BAK ŞU SÖZLERE.
ekin idim oldum harman
düşürdün aşkın narına
karıştırdın küle beni
atın yolun kenarına
yar geçtikçe göre beni
kırda meleşir kuzular
derdim çok yarem sızılar
gönül sevdiğin arzular
götürsünler yare beni
ecel gelir hak'tan ferman
can çekilir kalmaz derman
ekin idim oldum harman
savursunlar yele beni
ali rıza'm sızlar yara
gülistandım döndüm hara
çekiverin zülfikar'a
kılsın pare pare beni
HEPİMİZİN ACISINI TOPLASAN BU TÜRKÜDEKİ
ACIYA DENK GELİR Mİ?"
KIRIK
AYNA ROMANINDAN ALINTILAR -3
Hüsnü Cemal cami cemaatiyle anlaşamıyordu.
Evden zorunlu gidişe tabi tutulan ihtiyarlar heyetinin ılık havalarda bile beş
altı klimayı açtırmasına sinir olmuştu bir seferinde."ALLAH AŞKINA
EVİNİZDE EN KÜÇÜK BİR LAMBAYI BİLE LÜZUMSUZ DİYE SÖNDÜRÜRKEN CAMİDE BU ISRAF
NİYE AMCALAR?" diye çıkışınca Ali Seyit yalvaran gözlerle bakmıştı Hüsnü
Cemal'e iş uzamasın, tartışma çıkmasın diye.
..............................................................................................................
Bazen mizaha kaçardı Hüsnü Cemal.
Camilerdeki ayakkabı telaşından bile bir yere varabilirdi mizahı. Cuma günü
gibi bir bayram vaktinde birbirlerine ayakkabılarını güvenmeyen bir cemaatin
yaralarını fark ediyordu."BİZ HASMIMIZ TARAFINDAN EMİN SAYILMIYORSAK TÜM
İDDİALARIMIZ BOŞTUR KARDEŞİM. BIRAK HASMI BİZ BİZDEN EMİN DEĞİLİZ. OTURARAK
NAMAZ KILANLARA BEN MÜFTÜ OLSAM SİNAV YAPARDIM. YÜZ DOLARI EĞİLİP ALMIYORSA
SANDALYEDE NAMAZ KILABİLİRSİN AMA YÜZ DOLARA EĞİLİYORSUN DA RÜKUYA GİTMİYORSAN
BASİT BAHANELERLE SANDALYEN BAŞINA ÇALINSIN DERDİM" demişti bir keresinde.
Ali Seyit yarı tebessümle "AĞABEY İNSANLARI BEYNİNE MALZEME YAPMIYOR MUSUN
" diye damarına basmıştı.
...........................................................................................................
Ev neydi Leyla için? Çocuk sesi, koca merhabası,
yeni bir dünyaya adımdı. Komşulara kek, pasta hazırlamak, bayram temizliği,
sabun ve naftalin kokan bir hususi cennetti.
...........................................................................................................
Murat Hoca deli bakardı, derin bakardı.
Onun gözlerinde bir coğrafyanın kaderi ve kederi görülürdü. İçinde öz ve duygu
olan her şeye yer vardı."RUHİ SU'YU BANA DÜŞMAN EDİP DEMİREL'İ SAĞCI YAPAN
ANLAYIŞIN TABİ Kİ UZAĞINDAYIM. DEMİREL SENFONİ DİNLERKEN RUHİ SU BAĞLAMA
ÇALARDI." Deyince muhafazakâr algı tedirgin olmuştu yine...
..........................................................................................................
Hislerinden korkardı Hüsnü Cemal. Bir
seferinde Leyla'ya "KEŞKE İNSANI BİR CÜMLESİNDE, BİR BAKIŞINDA HİSSEDEN,
TANIYAN MELEKEM OLMASAYDI. UNUTUŞUN VE ALDANABİLMENİN, KÖRLÜĞÜN BİR NİMET
OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM. KALPLER AKREP YUVASI AMA DİLLERDEN BAL AKIYOR. JAN PAUL
SATRE İNSANLARI TANIDIKÇA HAYVANLARI DAHA ÇOK SEVİYORUM DEMESİNE ŞAŞMAMAK LAZIM.
SADECE SERVET VE MAKAMDAN DOLAYI DEV GİBİ İNSANLARIN BEŞ PARALIK ADAMLAR ÖNÜNDE
EL PENÇE DİVAN DURMASI KAHREDİYOR BENİ. ALLAH RASULU KABİLENİN EN HAYIRLISININ
BİR OĞLAK KADAR DEĞERİ OLACAK AHİR ZAMANDA DEDİĞİ GÜNLERDEYİZ GALİBA"
...........................................................................................................
Hüsnü Cemal hep zaman sorunu yaşadığını
söylerdi."SEVEBİLECEĞİM KADINLARDAN YA GEÇ GELMİŞİM YA ERKEN "
demişti bir gün Serap’a. Serap’ın aklına neler gelmişti neler. Yoksa Hüsnü
Cemal 'in bana meyli mi var diye günlerce kıvranmıştı.
KIRIK
AYNA ROMANINDAN ALINTILAR 4
Hüsnü Camal yanına gelen gençlere duygu dolu gözlerle baktı "GENÇLER İSABETİNİZ OLMASA DA İŞARETİNİZ DOĞRU OLMALI.
YA HİSSİYATI TEMİZ OLACAK İNSANIN YA DA FİKRİYATI. İKİSİNDEN BİRİ TEMİZ DEĞİLSE
KALEMDEN, KÂĞITTAN, YAZIDAN UZAK DURMALISINIZ. ÇÜNKÜ HAZRETİ ALİ EFENDİMİZ
SOYUNU SOPUNU BİLMEDİĞİNİZ KİMSELERE İLİM ÖĞRETMEYİN DERKEN BU MANAYA İŞARET
EDİYOR." dedi. Mehmet Akif yarı tereddütle sordu"Abi bunu nasıl
anlayacağız? "Hüsnü Cemal.
İç çekerek "KARDEŞİM SESİN ÖNCE SENİ
AĞLATACAK, KALBİNDEN ÇIKACAK. PİYASA VE KAZANÇ İÇİN DEĞİL ANLAM İÇİN VAR OLACAKSIN.
OKUR SATAR DEĞİL OKUR YANAR OLACAKSIN. SORU SENİN CEVAP SENİN OLACAK!"diye
cevap vermişti.
......................................................................................................
Leyla elindeki örgüyü tamamlamaya
çalışırken Hüsnü Cemal'in söylediklerini düşünüyordu. Ne demişti Hüsnü Cemal
"YARALARINI GÖSTERDİĞİN KİŞİ SENİ YARALARINDAN VURUYORSA BİL Kİ KUDUZ
KÖPEKTEN DAHA AŞAĞIDIR!" İşte Leyla şimdi kaderi haline gelen bu sözün
ağırlığından bunalıyor tekrar Hüsnü Cemalle konuşmaya can atıyordu.
......................................................................................................
Murat Hoca, bir gün Hüsnü Cemal'e
"CEMAL KARDEŞİM ÖLÜM OLMASA HALİMİZ NİCE OLURDU ?" diye sorunca aynı
acıyı yaşayan bir ruhdaşının olduğunu görmekle sevinmişti.
......................................................................................................
Hüsnü Cemal kederli bir bakışla
"BENDE MEKÂN FİKRİ YOK NEDENSE. BİR YERE EN AZ BEŞ ALTI KEZ GİTTİĞİM HALDE
MEKÂNI HATIRLAYAMADIĞIM OLUYOR. AMA HÂL BİLGİSİ VERİLMİŞ BANA HİLKATTEN. BİR BAKIŞI,
BİR TAVRI ASLA UNUTMAM. GERÇEKTEN DÜNYAYI GÖLGELEYEN YOLCU MİSALİ ALGILAMIŞIM. YUNUS’TAN,
MEVLANA’DAN EV, ARSA MI KALDI SANKİ DÜŞÜNCESİYLE YILLARCA MÜLK EDİNMEKTEN UZAK
KALDIM AMA BİR GÜN BİR ARKADAŞIM BİZİM MEMLEKETTE EVİ OLMAYAN ADAMIN KZINI BİLE
ALMAZLAR BEYİM, ÇÜNKÜ ANA BABASI ŞİMDİYE KADAR EV SAHİBİ OLAMAMIŞSA KIZINDAN
İYİ EŞ OLMAZ DEDİĞİNİ DUYUNCA TÜM BİLDİKLERİMİN BİR ANDA UÇTUĞUNU HİSSETTİM.
ŞOK OLMUŞTUM ADETA" deyince Ali Seyit bir an evi olduğundan utandı...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder