Celal bey masasının
üzerinde dosyaları incelerken bir an kapının tıklanmasıyla kendine geldi.
Odasına gelen, diğer kişiler gibi dünyalığa ait ne varsa masasına arzu halini
bırakıp gidecekti. O bunları bilmesine rağmen gelen kişiyi yine sabırla
dinledi. Celal bey odasına gelen her kişiye olduğu gibi bu gelen kişiye de
dünyalık işin bir çözümü varsa yapacağını yoksa da uygun bir dille işini
halledemeyeceğini söyleyecekti ama hayır kelimesini kullanmadan. Hayır
kelimesini kullanmak mı kolay yoksa kullanamamak mı?
Celal bey odasına gelen
bu kişinin de dünyalık işini hallettikten sonra masasından kalktı. Odasının
içinde birkaç adım da olsa yürüyüş yaptı. Derin düşünceler içindeyken kulağına
gelen kuşların sesleri Hüd Hüd kuşunun sesi gibi olmasa da bu ötüşler onu başka
bir dünyaya davet ediyor gibiydi. Pencereye doğru ilerledi ve perdeyi elinin
ucuyla kaldırdı. Dünya, odasındaydı. Pencerenin dışındaki hayat onun
dinlediklerine göre tam bir cennet havasıydı. Pencerenin dışı dediği şirketinin
küçük gül bahçesiydi. Güller kırmızılı, beyazlı rengarenkti. Kuşlar ise her bir
ağacın dalları arasına saklanmış şarkı söyler gibiydi. Celal bey bakımsız
bahçesinin bu denli güzelleştiğini görünce onun kendi gül bahçesi olduğu aklına
geldi ve gururlandı. Sekreterini arayıp bahçıvanı çağırmasını söyledi.
Sekreter;
“Efendim, bahçıvan Cemal
efendi gül bahçesinin bakımını yaptığı için kıyafet olarak pek müsait değilmiş.
Ancak bir saate kadar gelebileceğini söyledi.”
Celal bey bu cevap
karşısında şaşırmıştı. Cemal efendinin odasına gelmesini beklemeden kendisi
takım elbisesiyle bahçeye indi ve bir adımda ayakkabısı çamur oldu. Bunu gören
Cemal efendi, Celal efendiye;
“Aman efendim, kusura
bakmayın bugün bahçedeki zararlı otları toplama zamanımdı. Bir de gül
çitillerimin dibindeki toprağı havalandırıp biraz
gübre biraz da su vermeliydim. Ben genellikle bu mevsimde ve zamanın bu
saat diliminde bu tür işlerimi yaparım. Siz ne zahmet ettiniz de geldiniz. Ben
gelecektim zaten.”
Celal bey, Cemal
efendinin gül bahçesindeki bakım şifresini çözmüştü. Her işin bir iç disiplini olmalıydı.
İçinden Cemal efendiyi takdir etti ama şifre bir anda verilmemeliydi bunu da
not etti kalbine. Celal bey;
“Cemal efendi, bu bahçe
ne hale gelmiş!”
Cemal efendi;
“Aman efendim en son
bu bahçeye iki sene önce gelmiştiniz.
Onda da ben göreve yeni başlamıştım. Ne olmuş bahçemize?”
Celal efendi;
“Bahçemiz de kuşların
sesi bir başka öter olmuş, güller desem onlarda da ayrı bir güzellik!”
Cemal efendi;
“Efendim, kıymet ne
tevazu ister ne de para. Onun istediği sadece bilinmektir. Evet, kıymet
bilinmek ister. Bu güllerin biraz bakıma ve ilgiye ihtiyacı vardı. Ben sadece
kıymet verdim.”
Kıymetli Hidayet Hanıma bizleri böyle değerli ve güzel metinlerle aydınlattığı için çok teşekkür ediyorum. Bu arada kendisi kıymeti bilinmesi gereken bir insan.❤️🌹
YanıtlaSilSayın Hidayet hocamında kıymetinin bilinmesi dileğiyle. Yazdığı tüm yazılar insanın derdine deva, gönlüne ve ruhuna şifa niteliğindedir...❤️
YanıtlaSilKendileri bir demet çiçektir 💐