GENÇ DÜKKÂNCILAR HAREKETİNE TAHRİKNÂME/Ferhat AĞCA

Sizi eyleme çağırıyorum beyler! Yeteri kadar oturdunuz, yeteri kadar düşündünüz. Okuduğunuz, ya da dükkânımızın birinci kuşağından tecrübe ettiğiniz bir fikriniz olduğunu düşünüyorsanız, bu fikri eyleme dönüştürmenizi bekliyorum.

Fikir dükkânında sizleri biraz gözlemlediğinde; oturmuş tütün sarıyor, bir iki fikri konuşmalara katılıyor ve sonra da oturduğunuz yerde uyurken görüyorum. “Oturduğu yerde uyumak” elli yaşını geçmiş birkaç torun sahibi olmuş, herhangi bir fikir sancısı çekmeyen rahat memur tipi istidadıdır. Sizin bu yaptığınızı, emekliliği gelmiş hatta emekli olmuş; dükkânımızın birinci kuşağında bile göremezsiniz, Artık eyleme geçiniz, zira sizleri; evinde oturmuş sarma sararken, çocuğuna öfkelenmesine rağmen yanında duran terliği atmaktan üşenen anne gibi görüyorum.

Bu fikir yükü sizi nasıl bu kadar atalet ehli yapıyor anlamış değilim. Hadi bu eylemsizlik halinizi kabul edelim, sürekli oturuyorsunuz ve biliyorum ki okuyorsunuz da, ancak ne yazık ki bunun da bir yansımasını göremiyorum çünkü en son ne zaman yazı yazdığınızı hatırlamıyorum. Sizin kadar okuyan biri, yazamadan duramaz; çünkü dolan bardak taşar. Yoksa fikir heybenizin altı delik de haberiniz mi yok? Bu çıkışıma; doğu beyinin ifadesiyle “yazı gaye değil efendim” diyerek savunma yapmayı aklınızdan bile geçirmeyin. Böyle bir savunmaya ben ancak “eyvah Sakarya” derim. Ayrıca bu arada bahsetmem gerekiyor ki; ben, doğu beyinin fikirli hüznünü de yanlış yorumladığınızı düşünüyorum. Doğu beyinin hüznünü kuşanmak “sünmenizi” gerektirmez. Mesela; Yemen türküsünü, mehter marşının hüzünle notalandırılmış hali olarak kabul edip, ona göre dinlemeniz gerekiyor.

Fikirdeki bu ataletinizi ne yazık ki dünyalık işlerinizde de görüyorum. Bir yanda; masasına başını gömmüş imza yetkisini kullanan, öğrenmesi gereken bir yabancı dilden ve gireceği akademik lisans sınavından habersizmiş gibi duran, öbür yanda; otelin müdür odasında dinlediği türküleri “sürgün müdürler senfonisi” gibi dinleyen, dinlediği türküleri şiirlere işlemediği gibi, kendisinin anlatacaklarına muhtaç, binlerce üniversite talebesi yokmuş gibi davranan rahat dostlarımı görüyorum.

Sizi vecde çağırıyorum beyler! Hemen her gün sokakta buluşup çay içmek; günümüz Türkiye’sinde büyük bir devrimdir; ancak ben bunu da yeterli görmüyorum. Bazı eksiklerimiz var düşüncesinde iseniz buyurun sokağa, zillere basıp kaçarak sıfırdan başlayalım. İçimizde besleyeceğimiz urgansız atlar edinip, sürekli koşacakları bozkırlar arayalım. Fikir öfkesinin lavı ancak eylemle beslenebilir. Eğer bir an evvel eyleme geçmezseniz öfkenizin de dava ruhunuzun da boşa çıkacağını belirtmek durumundayım.

Savaş hocamın ekmeğinden elde ettiğiniz kalorileri israf ettiğiniz yetmedi mi?

Sizlerden istediğim çok bir şey değil. “Büyük Doğu” nun “Diriliş” i için 65 yaşındaki Osman Nalbant ağabeyin enerjisinin onda birini kabullenmek…

Eylem sancısı çeken dostunuz Ferhat…


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder