Bugün Yürekler Yere Değil, Göğe Kalktı/Burak ÇIRAK

 




Bugün öyle yüzler gördüm ki…
Hiçbiri konuşmadı,
ama her biri sessizliğiyle dünyayı susturuyordu.
Bir tabut geçerken kalabalığın arasından,
insan bir anlığına zamanı unutur:
Çünkü o an, ömrün bütün gürültüsü çöker de
yalnızca haysiyet ayakta kalır.

Bazıları “şehit oldu” der,
bazıları “gitti” der;
ama ben bugün anladım ki
şehadet, gitmek değilmiş.
Biz kalanlarmışız aslında.

Her adımda bir anne gördüm…
Eli titremiyor, sesi çözülmüyor,
ama yüreği toprağa işliyordu sanki.
O bakışta acı vardı elbet,
fakat acının üstüne örtülmüş küçük bir gurur
her şeyi bambaşka kılıyordu.

Her köşede bir baba gördüm…
Dik durmak için değil,
evladının ardında eğilmemek için çabalayan.
Bir insanın içindeki yangın
bu kadar belli olurmuş da
yine de etrafını ısıtmazmış meğer.

Bir de yaşlı gözler vardı…
kimisi dua ediyordu,
kimisi nefeslerini tutmuş bekliyordu;
çünkü bazı acılar
kelime ile anlatılmaz,
nefesle taşınır.

Bugün anladım ki
bir milletin en yüksek yeri
dağ başı değil,
evladını toprağa verirken düşmediği yerdir.

Ve biz her ne kadar yara almış görünsek de
o cenaze saflarında duran insanların
birbirine dokunmadan duruşu bile
toprağın altından daha güçlü bir şey söylüyordu:

“Biz ayaktayız.”

Rahmet isteyen dudaklar çoktu,
ama rahmetin değdiği yüzler daha çoktu.
Ve ben bugün,
bir ulusun nasıl dimdik kaldığını
bir kez daha gördüm.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder