Mevsimin
aldatıcı bir yanı vardı Istanbul’da. Anadolu’ya nazaran daha soğuktu. Bu kez İstanbul
gezimiz sadece 2 günlük bir ziyaretti. Tahmini hava raporlarını göz ardı
etmiştik. Bu sebeple baharlık kıyafetlerimizle İstanbul Sabiha Gökçen
Havalimanına indiğimizde tüm sıcaklığıyla ilk “Hoş geldin’i” soğuk havadan
duyduk.
İlk
ziyaretimiz Aziz Mahmut Hüdayi hazretlerine olacaktı. Düşünürken bile yorulduğum
İstanbul trafiğinde ancak saatler sonra ulaşabildik Aziz Mahmut Hüdayi hazretleri
camiine. Tüm alakamızı Aziz Mahmut Hüdayi hazretlerinin ziyaretine yetişme
çabasına sarf ettiğimizden, doya doya boğazı seyredemeden, Üsküdar’ın kendine
has duruşu olan sokaklarını inceleyemeden, taş duvarlarına gözlerimizi
süremeden camiye girdik. Biz abdestlerimizi tazelerken ezan-ı Muhammedî de
ruhumuzun imanını tazelemeye başlamıştı. Ezan bittiğinde cemaatle namaz kılmaya,
akabinde mübareği ziyaret etmeye karar verdik.
Akşam
namazını eda ettikten sonra tespihatı beklemeden ziyarete geçmek için türbeye
yöneldik. Türbenin kapısına geldiğimizde kapıda üç-beş kişilik kalabalık bir
kümenin olduğunu gördük. Türbenin kapı ağzında bekleyen güvenlik görevlisi;
ziyaret saatinin bittiğini ve türbenin kapılarını kapatacağını, mahcup bir
edayla anlatıyordu kapıdaki ziyaretçilere. Abdurrahman Hoca kapının önüne gelip vakur ve âlim
duruşuyla güvenlik görevlisine Anadolu’dan geldiğimizi belirterek, bir Fatiha
müddetince ziyaret için müsaade etmesini görevliden rica etti. Görevli,
Abdurrahman Hoca’nın ihlaslı görüntüsünden ve üzerindeki azametinden belki de Hocanın
genç yaşta bembeyaz olmuş sakalından hicap ettiğinden kapıda bekleyen şahıslara
vermediği izni kapıda bekleyenlerin tamamının ziyaretine rıza göstererek bir Fatiha
müddetince verdi.
Sırasıyla adaba uygun bir vaziyette bir Fatiha
müddetince ziyaretimizi tamamlayıp çıktığımızda Abdurrahman Hoca bir yandan
görevliye teşekkürünü iletiyor, bir yandan da bir Yasin-i Şerif okuyamadığı
için hayıflanıyordu.
“Ahh!
Diyordu ahh! Bir Yasin’i Şerif okumaya niyet etmiştim huzurda. Nasip olmadı,
çok müteessirim.” diyordu.
O hâl
üzere Aziz Mahmut Hüdayi Camiinin mermer merdivenlerinden aşağı inmiş, caminin
kapısı önünde halen hayıflanmasını seyrediyordum. O, bir Yasin-i şerif için
yüreği yangın yerine dönmüş, dışarıdaki soğuğun farkında olmadığı bir halde
yürürken ben soğuktan nefesimi dışarıya bırakmak istemiyordum.
Aziz Mahmud
Hüdayi Camiinin önündeki sokakta bulunan küçük dükkânlarda koku, tespih, zemzem,
takke, hurma, seccade nev’inde eşyalarla birlikte dua ve tesbihat kitapları da satılır.
Abdurrahman hoca oradaki dükkânlardan birinin önünde durdu. Beş-altı kişilik
bir aile kümesinden oluşan topluluk alışveriş yapmaktaydı. Dükkânda satış yapan
şahıs Abdurrahman Hocayı görünce gayet kibar bir tavırla ailenin yanından
birkaç adımla uzaklaşıp Hocaya “Buyrun Efendim!” dedi. Satıcının yüzündeki
gizli tebessümü bir ben mi fark ediyordum yoksa soğuktan zihnim siluetleri mi
karıştırıyordu? Hoca eline aldığı üç-dört adet tespihi, sırf o dükkâna katkıda
bulunmak, Aziz Mahmut Hüdayi Camii sokağında yaşayan bu esnafın varlığını devam
ettirmelerine vesile olmak için satın almak istediğini biliyordum. Çünkü
Hoca’nın tespihe ihtiyacı, tespihlerin de dergâhta bulunan diğer tespihlerden
farkı yoktu. Hoca eline aldığı tespihlerin tamamının fiyatını öğrenmek için sorduğunda
satıcı tespihleri alıp kibarca ve gayet naif bir hal üzere poşete bıraktı. “Bunlar
bizim size hediyemizdir.” diye ekledikten sonra satıcı ve diğer ailenin yanına
döndü.
Abdurrahman
Hoca satıcının bu kibar amelini karşılıksız bırakmak istemiyordu. Bu yüzden
birkaç hediyelik eşya satın almak suretiyle kendisi de dükkâna maddi bir
katkıda bulunmak istiyordu. Satıcı aile ile alışverişi bitirdiğinde halen orada
olduğumuzu fark etti. Abdurrahman Hoca
bir takkeyi işaret etti ve fiyatını ödemek üzere cüzdanından bir miktar para
çıkarıp satıcıya uzattı. Satıcı Hocanın işaret ettiği takkeyi alıp içinde
tespihlerin olduğu poşetin içerisine bırakırken “Bu da hediyemizdir efendim.” dedi.
Bunun üzerine Hocanın mahcubiyeti bir kart daha arttı. Hoca bir vesileyle
katkıda bulunmak istiyordu. Bu kez misvak ve zemzem istedi elindeki parayı
satıcıya uzatırken, satıcı aynı tavrı bir daha sergileyince, Hoca bütün
mahcubiyetiyle “Azizim ismini bağışlar mısın?” diye sordu.
Satıcı “Yasin!”
diye cevap verdi.
Hoca bu
ismi duyunca elindeki parayı avuçlarının içinde sıkıp başkaca bir şey sormadan
–belki de sormaması gerektiği işareti verildiğinden- büyük bir edep ve mahcup
bir hâl üzere Yasin’e kibarca veda ederek dükkânın önünden uzaklaşmaya başladı.
Sadece benim duyabileceğim bir ses tonuyla “Eğer dükkândaki bütün eşyaları satın
almak için tek tek gösterseydik, Yasin ücretini almadan dükkânın tamamını
boşaltana dek eşyaları bize hediye edecekti.” dedi. Sonra da kendi kendine “Ahh
Yasin! Kulağına kimler ne fısıldadı bilmiyorum ama bizi mahcup ettin.” diyerek
başını önüne eğdi. Bütün bunlar yaşanırken ben soğuğu unutmuş sadece ehlinin
fehmedebileceği bu vakayı idrake çalışıyordum. Araca binmeden önce son kez
türbenin olduğu yöne bakıp Aziz Mahmud Hüdayi Hazretlerine hitaben teşekkürlerimi
ileterek şunu söyledim. “Zat-ı alinizin huzurunda bir Yasin-i Şerif okuyamadığı
için elem duyan muhibbinizin hizmetine bir Yasin amade kıldınız.”
Kalemine sağlık.. Yüreğine sağlık..
YanıtlaSilEmeğine sağlık
YanıtlaSilEmeğine sağlık
YanıtlaSilGönlü güzel insanlara selam olsun
YanıtlaSilYâsîn. Hikmet dolu Kur’an’a andolsun ki sen, kesinlikle dosdoğru bir yolda yürümek üzere gönderilmiş peygamberlerden birisin. (yasin1-4)
YanıtlaSilHikmeti ilahiden bir ikramdır Kur'an.
Hikmeti Salihinden bir ikramdır Yasin.
Selam Olsun Hikmet Ehline🌹🌹🌹
Maşallah yüreğinize sağlık
YanıtlaSilOkurken Samimiyetin ve ihlasın kokusu mersine kadar geldi…
YanıtlaSilKalemine yüreğine sağlık kardeşim ✋ bir ufak eleştiri dilin anlatımın güçlü fakat hikaye zayıf kalmış
YanıtlaSilDaha iyi hikayelere vesilenizle inşallah diyelim aziz kardesim Aydın. Kalbi şükranlar...
SilHikmet’i İlahi den sual olunmaz Allah yolundakilere selam olsun 🤲🤲🤲
YanıtlaSilRabbim şefaatlerinden mahrum etmesin, dünya ve ahirette şereflerini yüceltsin inşaallah.
YanıtlaSilâllâh razı olsun hocam
YanıtlaSil