Size dükkânı mutlaka anlatmalıyım. Tarihe not düşme açısından anlatılması gereken bir yer bizim dükkân. Nasıl başlasam bilemiyorum. Dükkân dediysem öyle ıvır zıvır bir şeylerin alınıp satıldığı bir yer değil. “İçeri türkülerinin” çalınıp söylendiği, bol fikirli çayların içildiği, haftalık hasbihallerin, yarenliklerin (bizim büyükler şaka anlamında yerenlik yapmak derlerdi)yapıldığı bir mekândı bizim dükkân. Her türlü fikre açık kapılarımız vardı, ancak kırmızı çizgilerimiz de vardı; vatanın bölünemez bütünlüğü, Türk Bayrağı ve kutsallarımız dokunulmazlarımızdı. İma yoluyla da olsa kimse dokunmaya cüret edemezdi.
Önce müdavimlerini biraz olsun tanıtmam gerek. Ahmet Abi (Rahmetli Ahmet Doğan) biz ona komutan derdik. Tatlı yemeyi yasaklamıştı; “zihni öldürür” diye. Cemil Meriç uzmanıydı. Cemil Meriç’le ilgili bütün ayrıntıları bilirdi. Bir de türkü hayranıydı. Her türküyü dinlemezdi. Mutlaka “içeri türküsü” yani “Bin miligramlık türkü” olmalıydı. Arif Sağ dan başlamış Musa Eroğlu ile devam etmiştik. Arif Sağ ve Musa Eroğlu’nun bütün kasetleri bende mevcuttu. Ayrıca Mahsuni Şerif hayranıydık. Komutan deyişimize bakmayın, aslında askerdeyken çavuş rütbesinden başka hiçbir rütbeye sahip değildi. Askerlik hatıralarını anlatmayı hiç sevmezdi. Bizim yarenlik olsun diye taktığımız bir unvandı. Ahmet Abinin deyimiyle zarf atardık; Ahmet Abi askerliği nerede yaptın? diye sorduğumuz her soruya bıkıp usanmadan “benim gitmemnen gelmem bir oldu”, derdi. Yahu hocam; “bir başçavuş vardı, herkesi döverdi, ama nedense bana hiç karışmazdı” türünden lakırdıları insanlar birbirlerine bıkıp usanmadan nasıl anlatabiliyorlar, hayret ediyorum, derdi. “Mükerrer cümle kurmayı “ yasaklamıştı. Bir konuyu bir kez anlatmışsan tekrarına çok kızardı. Ahmet Abiye en çok Muzaffer Hocam (Muzaffer Gözükara) takılma imtiyazına sahipti. Muzaffer hocam derviş ruhlu bir adam, hep güler yüzlü, asık suratına hiç denk gelmedim. Herkesin sıkıntısını dinler, çözüm üretmeye çabalar ancak kendi sorunlarından hiç bahsetmezdi. Benim balık arkadaşım. En çok balığı o tutar ama balık yemez. Ahmet Abi ben “Muzafferi yim” derdi. Bizim de dilimize takılmıştı “biz de Muzafferiyiz” derdik. Daha sonra 28 Şubat sürecinde epey başı ağrımıştı; savcı “Sen Şeyh misin?” diye sormuştu. Sayın savcım arkadaşlar bana takılıyorlar, ben kim, şeyhlik kim dese de gazaplarından kurtulamamıştı. Maraş’ın en eski camii Ulu Camidir. Bütün bürokratlar Cuma namazına oraya gelirdi. Muzaffer hocam gösterişten uzak bir cami bulmuştu; Kulağı Kutlu Cami. Cuma namazına dükkân ehli oraya giderdi. Ücra bir köşede, aramayla bulunmaz bir mekân, mahalle arası. Camide halı bile yoktu. Ayaklarımızın altına serili bez parçalarının üstünde Cuma namazı kılardık. Sonra Hasan Ejderha , hep güler yüzlü, şen şakrak. Şair, deli şiirler yazar, ama mütevazıdır, övünmez. Ali Yurtgezen; oturaklı fikirlerin babası. Ali hocam tam bir otoritedir. Fikir konusunda tabi, yoksa kimseye büyüklük taslamaz. Anlattığınız her şeyi sanki yeni duyuyormuş gibi sabırla dinler. Siz bir yazarın kitabından bir alıntı paylaştığınız zaman, Ali hocam kibarca müdahale eder ve o yazarın kitabındaki bilmem kaçıncı baskısında, söylediği cümleyi kitaptan çıkardığını söyleyiverir, apışıp kalırsınız. Mehmet Narlı; şairdir, hep dalgındır. Sizinle konuşurken bile kafasında şiirinin bir yerine koyacağı kelimeyi düşünür. Masada içilmeyi unutulmuş dolu çay bardağı kesinlikle Narlı hocanındır. Bazen önündeki çayı alır biz içerdik, bir müddet sonra elini bardağa uzatır, boş olduğunu görünce “AA ben bunu ne zaman içtim?” diye sorar. İçtin Mehmet Bey, sen farkında değilsin, derdik. Dükkâna arabasıyla gelir, arabayla geldiğini unutur, eve yaya gider, sabah olunca da evinin önünde arabasını arardı. Dükkânda ağırlıklı isim Hasan’dı. Hasan Keklikçi güler yüzlü, espri yapmayı sever. Hasan Ejderha’ nın köylüsü, ikiz gibiler. Ortak bir dil oluşturmuşlar. Birbirlerini bakışarak anlayacak durumdalar. Bir diğer Hasan, (Kutsal) dolmuşçu. Arada bir uğrar, kasavetini dağıtır. Maraş otunu çok sever. Bir keresinde otu pamuğa sararak alt dudağına yerleştirdikten sonra Muzaffer hocama dönerek ; “Yav hocam, şu ot ne mübarek bir şey, camide atsan atılır. Aha dudaklarımın arasında hoca nerden bilecek, sigara öylemi, herkes görür” deyivermişti. Günlerce gülmüştük. Muzaffer hocamın öğrencisi Çamur Hasan. Her hafta gelir, konuşmaz her konuşulanı dinler. İsmail Göktürk şair, yazar, genelde muhalefettir. Ahmet abi İsmail’e “Ferhat” derdi. Dağları delen adam, zor zamanların adamı, anlamında. Tayfun namı diğer Molla Tayfun; pek konuşmaz. Haddi aşan olursa “İmamı Gazali İhyasında diyor ki” diye başlar, hepimiz toparlanırdık. Yunus (bizim yunus, Muzaffer hocamın bağımlısı) kesintisiz her hafta mutlaka dükkana gelir. Çok konuşmaz, genelde dinler. Hırslı balıkçı. Su kenarında bile hocamın yanından ayrılmaz. Muzaffer hocamın olta attığı yere olta atıp oltaları birbirine dolaştırmakla meşhur.
Dükkan Cuma ve Cumartesi akşamları saat 22:00 da açılır sabahın ilk ışıklarıyla kapanırdı. Kalkıp gitmek için “soğumanın başlaması” gerekti. Arada uğrayıp gidenler olurdu. Biz farkında olmasak ta aramızda bir dil oluşmuştu, arada gelip gidenler bir şey anlamaz, kalkar giderdi. Bizde seminer sistemi ya da abilik pozisyonu yoktu. Bir konu açılır herkes rahatça meramını anlatırdı. Parti pırtı, meşrep farkı ya da fikir farkı gözetmezdik. Her fikrin bir kıymetinin olduğu görüşündeydik. Memleketin hayrına olan her fikir bizim için değerliydi. Saat 24:00 dan sonra dükkan birdenbire bir otobüse ya da uzay aracına dönüşür, biz koca ülkeyi bir çırpıda dolaşırdık. Uzay aracımızla tüm kâinatı üstten seyrederdik. Ne kadar yol aldığımızın farkına bile varmazdık. Herkes komuta kademesindeydi, hiç mürettebatımız olmadı. Bize göre herkesin baş olduğu yerde herkes ayak, herkesin ayak olduğu yerde herkes baş tı. Aracımızın yakıtı bitince inişe geçer, dükkâna gelirdik, her birimiz en az on adet kitap okumuş gibi, uykulu gözlerle Maraş’ın sokaklarına dağılır evlerimize çekilirdik. Şimdi Maraş enkaz altında, dükkân ehli zor günler yaşıyor. Dükkân ehlinden Rabbine kavuşanlar oldu. Rabbim hepsine rahmet eylesin, mekânları cennet olsun.
Ne dersiniz; her şehre bir dükkân lazım, değil mi
Kendinizden niye bahsetmediniz Seyfettin bey nasıl balıklar tuttuğunuzu biz biliyoruz. Bir hocamın verdiği ayakları nasıl yorumladığınızı daha unutmuş değiliz. Gaza gelirdin Hocam beleş türkü dinlerdi. Tabiki bizde istifade eder idik vesselam. Bir dükkanda yaşanmışlıklar daralan gönlümüzün ferah kapısıydı. Yüreğine sağlık. Selamlar.
YanıtlaSilHer şehirde dünkacılar olmalı daralan gönüllere su serpilmeli iyiki varsın be hocam sizlerle olduk dükkanda büyüklerin yanında dilede gönlede mihayet olmak var bizede susmak dinlemek düştü dilinize saglık güzel bir olmuş selamlar özledik hocam
YanıtlaSilBizim esamemiz okunmaz kardeşim. Çölde bir vahaydı geçip gitti. Tadımlık bir dönemdi,tadımız tuzumuz kalmadı. Geçmişi geri getirmek mümkün olmuyor. Bu film geriye sarılmıyor. Bize geriye kalan rolümüzü iyi oynamak kalıyor. Baki selamlar.
SilBu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
YanıtlaSilDoktor Gideon'a verdiği büyük destek için teşekkür etmek istiyorum. Kızım uyuşturucu bağımlılığının pençesindeydi, onu bırakmak için rehabilitasyon ve her şeyi denedim ama hiçbir şey işe yaramadı. Anne olarak başarısız olduğumu hissettiğim için tüm bu durum hakkında çok ağladım. Ancak internette Doktor Gideon'ın insanlara yardım ettiğine dair bir yorum gördükten sonra her şey değişti. Kızımın artık Doktor Gideon'ın yardımıyla uyuşturucu bağımlılığından kurtulmuş olmasına sevindim. Güçlü büyüleriniz için Doktor Gideon'a teşekkür ederim. İzleyiciler için, durumunuzu bilmiyorum ama size bağımlılığı durdurmak için yardım alabileceğinizi garanti ediyorum. , takıntıyı durdurmak, depresyonu durdurmak, istismarı durdurmak.
YanıtlaSil1) Aşk büyüleri
2) Kayıp aşk büyüleri
3) Boşanma büyüleri
4) Evlilik büyüleri
5) Aşk bağlama büyüleri
6) Ayrılık büyüleri
7) Eski sevgiliyi kovma
8.) Terfi etmek istiyorsunuz. 9) Piyango Kazanma Büyüsü
10) Sevgilinizi memnun etmek istiyorsanız
Kalıcı bir çözüm için herhangi bir sorununuz varsa bu harika adamla iletişime geçin. E-posta: drgideon611@gmail.com
WhatsApp: +2347042191323