KASABA TERİ/Mustafa Alper TAŞ














geçmişin bakırdan heykeli
çürüyen kıvrımlarında gülüşlerin
ne söylense yetmeyen
haller gibi

konuşuyorsun
kara bulutlarla boyanmış
bir deniz seriliyor aklıma
ve orada esen rüzgarın serinliği

uzak bir yere varacak
ve oradan yüklenip yeni kimseleri
gemiler geliyor
beyaz gövdelerinde ışıldayan
balık hevesleri

sesin
uzakta patlayan bir tüfeği andıran sesin

II

alnından
henüz ıslanmış çimenlerin
o tuhaf gölgeleri
gelip geçti belki
sesinin aslanlarıyla yüzleştiğim vakit

hayır korku değil sevgilim
çeşmede kalan sıcaklığı ellerinin
yeşili bu yüzden
çok sevdim

üşüterek bir odayı
tahtadan ve karanfillerden
bizim bu yenilenen sevgimiz
her açılışında
ikindidir
kollarında çürümüş yaprakların
eskimez kokusu

bilmiyorum daha ne kadar
pembeleşen bir anda korkusuz sözlerle
yüzünü saklamakta
siyah saçlarını yalnız
hatırladığım bir kadın

o günler hep serinliğin peşindeyim

III

seyrek konuşmalarından hatırladığım
bir kadın nedense geceleri
yemyeşil elleri
günün oyduğu trenlerden çok
sularla çevrili ve dağlara yaslanmış
bir kasabayı sevdi

ışıklar örtmez ölüleri

ağzında gelinciklerin acı ve kırmızı tadıyla
kokusuyla yeni uyanmış ahşabın
gerinir tavanda bekletilen cenazesi
orada günün

öyle uzun
bir uçtan uca inanmak akşam masallarına
kuşlar konar ve kalkar adamlar eve
bir çocuğun perdeyi boyayan pembesi
durur boğazlarında

yine yaşamak
güzel

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder