PEŞİN FİYATINA AZ FAİZLİ İSLAMİ ŞEYLER(!)


İsmail SAĞIR
Bir karamsarlıktır alıyor insanı bazen fırtınalar arasına. Her şeye güllük gülistanlık bakamıyor insan ama ümidimiz kavi, Allah var. Surat asma hakkımızı hiç yere düşürmeyelim, çünkü o kadar sakatlık, pespayelik, alçaklık, edepsizlik var ki. Görüp de sövmeyen imanını kontrol etmeli. Değiştirmeye güç yetiremiyorsak dahi sövelim. Öyle bir hale geldik ki pisliğin pembeye boyanmış halini o kadar benimsedik bağrımıza bastık ve sonrasında pisliğin pembesi gitti ve necasetle bulaşık adamlar olduk. Kurban bayramlarında kredi kartına makul fiyata aldığımız, üzerine binsen ayağın yere değmeyeceği hayvanlar kurban ettik. Küçük bir nüansla: faiziyle. İslami tatil adı altında muhafazakâr kitleleri sömüren, yiyen firmalar ödeme hususunda da bizlere baya faiz konusunda makul davrandılar.

Yediğimiz, içtiğimiz, giydiğimiz; insani olarak tanımladığımız ne varsa hepsine bir pislik bulaştı. Müslüman uyutuldu ve hala uykuda, uykudayız. Bunu bir yahudiden duymaksa çok acı, bakınız Golda Meir. Allah Rasulü Aleyhisselatü vesselama hakaret ederler demokrasiden bahsederiz, terörü filan kınarız. Çünkü islamı avrupaya kanıtlama derdi bizi kasmıştır. Ama Asr-ı Saadette peygamberi hicvettiği için yahudi şair ka’b b. eşref öldürülürken sahabe efendilerimiz tarafından, iyi ki onlar demokrasi, ifade özgürlüğü filan diyip yumuşaklık göstermiyorlardı. Tüm bunlar üzerinde Müslüman kimliğinden başka kimlik taşımayanları haddiyle üzüyor, incitiyor. Biz yumuşaklıklarımıza siyeset ve politika kılıflarını eklerken hâlâ ümmet paramparça. Müslüman kadınların ırzına geçilirken, bebelerin karınları yarılırken, sakal bıraktığı ve namaz kıldığı için garip Müslümanlar zulüm görürken biz hâlâ demokrasi der, batının kavramlarıyla kendimizi onlara anlatmaya çalışırız. Tüm bu acı gerçekler bir tarafta cereyan ederken bir yandan da ülke faiz sistemiyle yol almaya çalışan bir yapı kazandı. İşin ilginç tarafı bu yahudi icadı pisliği zengin olma konusunda sorgulamadan kullandık. Herkes faiz oranlarının yüksekliğinden bahsederken ulan Müslüman yurdunda faizin işi ne demeyi unuttuk ve unuttuğumuz için yukarda kısaca ama ağırca bahsettiğimiz gerçekler başımızda çıban gibi türedi. Şu mutlak surette bilinmeli ki islamı esas almadığımız her hareket belki bize kısa vadede güç olarak döner fakat uzun vadede asla ve kat’a bizi bir yere ulaştırmayacaktır, tabi bir yere ulaşmak gibi bir derdimiz varsa. Mevcut durumdan hoşnut olan ve ‘daha ne olsun canım, Allahtan belamızı mı arıyoruz’cuları ise bizle beraber Allah affetsin, istikamet versin.


Düşen her kalemizde biraz daha eksiliyoruz ve o kaleleri savunan yiğitler bizlerin halini görse suratlarımıza tükürmeye dahi imtina ederler. Kabirlerden kalkan atalar töre bozulmuş diyip ilk kılıcı bize savururlar. Akıncılar ilk bizi tepelerler gavurdan evvel, türkün yurdunda bu kaypakların işi ne diye. İstiklal harbinden sonra devletin kendisine bağladığı maaşı uzun yıllar almayan ve alması için ısrar edenlere ise ‘biz vatanı, namusu, islamı parayla savunmadık’ diyen Mehmet amcalar biz bankada faiziyle para tutalım ve sonrada sağda solda caka satalım diye harp etmedi. Bizler bu ülkede islama yabancı ne kadar necaset varsa sorgulamadıkça bizden hiçbir halt olmayacaktır, ister kabul edelim ister etmeyelim. Allah bizlere Müslüman basireti versin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder