HOCALARIN HOCASI / Suat KIYAK



Bir hoca ki sırf otorite doğmuş gardaş
Saçı başı her daim kısamı kısa traş

Uzaktan görünse silüeti, yavaş yavaş
Aha bu hoca, derler! cahile açmış "Savaş"

Kaçışır, ötüşürler cücükleri, can hıraş
Hemen yollarını değiştirirler pür telaş

Sanki inzibat için teşrif etmiş dünyayı
Bilmeyene gezdirir Tonya ile Konya'yı

Belletir; sözü keskin, özü doğru olmayı
Mezun olunca anlar, talebesi mânâyı

Şehir kazan, o kepçe, sever adımlamayı
Razı olan ihvanı, sever dolandırmayı

Tenzilattaki fırından seçer nan'ı gevreği
"Cuma"ları ikram eder yavan somun ekmeği

Sırtı pek, gözü tokdur, omza alır hırkayı
Yeri gelir, lafı çekmez, atar acil postayı

Kimine göre yeğen, kimine göre dayı
Her daim ciddi durur, sevmez hiç sırnaşmayı

Tesbihi elden düşmez, pek kibar kabadayı
Duruşuna hayrandır; marsı, güneşi, ayı

Babacandır, müşfiktir, sever yardımlaşmayı
Vazife edinmiştir, insan kaynaştırmayı

Müdavim-i dükkancılar mutlak konu olunca
Bahse konu edilir; Ali/Muzaffer/ Memduh (...) hoca (-lar)



Şiirde geçen hocayı editör hocalarımdan birine benzetti... 
(Bu şiirdeki hoca da Cuma'ları ekmek ikram ediyormuş.)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder