ALİ DOST / Hacı Ahmet ERALP


-Gül Yeter ana Yaklaşık 15 senedir evladı Muhammed Ali Yıldırım( Mamoş)’a her ulaşamayışındaki bu süreler genelde 3-4 saat kadar kısacık zaman dilimleri olurdu, fakiri arayıp; “Muhammedim nerde? Ulaşamıyorum sen bulup ulaşırsın” demek için arardı. Ali’me ulaşıp annesini aratırdım. Sonra teşekkür için tekrar arardı. 9 Mart sabahı, telefonda “Ali Erzurum Ana” olarak kayıtlı numara yine aradı, hem vakitten hem de Ali’m ile bir süredir farklı şehirlerde yaşıyor olmamızdan dolayı şaşkınlıkla açtım telefonu. Arkadan ağıt sesleri geliyordu, Gül ana:” Mamoşum şehid oldu, seni her aradığımda onu bulup bana getirirdin, gene bul getir Mamoşumu” dedi. İlk kez ve son kez seni bulamadım Ali’m.

Sükûtun bir rüzgârdı Ali’m. Sen bir rüzgârdın. Âh rüzgâr, aziz rüzgâr. Bir rengi olmayan ama yaratılmış ve yaratılmaya devam eden cümle renkleri birbirine karıştırıp en güzel tabloları resmeden rüzgâr. Büyüklüğü ve boyutları yokmuş zannedilen ama nice büyükleri yerinden oynatan rüzgâr. Uçsuz bucaksız ummanları birbirine karıştıran, tufanlara dönüşen rüzgâr. Yüce dağları yerinden oynatıp birbirine kavuşturan rüzgâr.

Sen bir rüzgârdın Ali’m. Bakışın bir rüzgârdı. Balta girmemiş uçsuz bucaksız ormanları derinlerdeki köklerinden sarsarcasına hareketlendiren rüzgâr. Göğe yükselince kasırga olurdu selamın. Suya dokununca tufan olurdu her merâmın.

Habersizce çıkıp gelişlerin bir ferahlık muştusuydu yüreklerimize. Anadolu’nun Ağustos sıcaklarında, ter damlacıkları yürürken şakaklarımıza, ansızın esen o serin rüzgârdın kaldırımları incitmeyen adımlarınla. O gece kaç adım hediye etmiştin Şehr-i Maraş kaldırımlarına, “tütünüm bitti” diyen dostuna nefes olmak için. Ne bahtiyarmış bu şehrin kaldırımları, en kadîm Refîke yol eylemişler kendilerini. Yine gelsene Ali’m, tütün ol gel mesela, ateşler yarışsın yakmak için ilk dumanımızın Bismillahını.

Sen bir topraktın Ali’m. Âdem’e harç olan arı duru saf toprak. Suların sarılmak için gökyüzünden aşağı damla damla yarıştığı azîz ve pâk toprak. Uzay sonsuzluklarına sığamayan dünyaya kefen olan toprak. Çiçeklere renk, yeryüzüne desen olan toprak. Efendi Hocamın “Derviş Ali” dediği, dervişlerin Seyr-i Sülûkunun nihayeti olan toprak.Yine gelsene Ali’m, toprak ol gel mesela, kırmızı gül bahçeleri büyüsün bağrında.

Sen bir sükûttun Ali’m. Gümüşlerin Pazar Pazar ayak altlarına serildiği bu kekre çağın Altın kalesi olan Sükût. Asır süren kimi ömürlere bir kerecik nasip olmayan o kıymetli sükût. Birbirine binlerce kez değsede tek bir an uzunluğunca gönüllerine bir kez nazar dokunuşu armağan edemeyen sükût. Ali Hocamın “Susan Adam” dediği, nice dostların hiç erişemediği o kıymetli sükût.

Sen bir Dosttun Ali’m. Ancak meccanen yaşatıldığında sadrları titreten dost. Dostluk mağrası Sevr’in kapatılamayan son deliğini setreden mübarek gönül tabanının dayandırıldığı dost. Cıncık kırığı soğuklarda kaldırımları alev alev ısıtan dost. Vuslat vakti geldiğinde geride kalacak evlatlarımızı yetim bırakmayacak dost. Ak Saçlı Hüzünkârın “Ali Dost” dediği, Âlî Dost.

Sen bir bayraktın Ali’m. Ciltlerce yazılıp kütüphanelerce sığdırılamayan, asırlarca anlatılıp bir selam süresince anlaşılamayan, kıtalarca dolaşılıp bir karış kadar yer kaplayamayan ancak kadîm toprağın bir gül fidanına beyt olabilecek büyüklükteki alanına Elif gibi dimdik durduğunda Selam vermek için rüzgârını bekleyen bayrak.

Yine gelsene Ali’m. Bayrak ol gel mesela, devletimiz kurulsun nazlı dalgalanışlarında.

 

6 yorum:

  1. YUSUF DOĞAN7 Nisan 2024 15:59

    Kaleminize sağlık, Rabb'im rahmet eylesin, cennet mekanda sizleri buluştursun.

    YanıtlaSil
  2. Allah rahmet eylesin. Mekanı cennet ruhu şad olsun inşallah.

    YanıtlaSil
  3. Vay Ali dost vay

    YanıtlaSil
  4. Mekanı cennet kabri nur olsun.

    YanıtlaSil
  5. Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun inşallah

    YanıtlaSil
  6. Allah mekanını cennet eylesin Âli Dost

    YanıtlaSil