LAMBA / Büşra DEMİRAL



Önce sarsıldı biraz, sonra da düştü lambası kalbimin.
Kaybetti yalandan ışıltısını.
Bir odacıktan bir karıncığa akan;
sonra diğerine geçen,
sonra diğerine,
sonra yine diğerine..

Akarak tüm kalbimi yıkayan o simsiyah katran,
Karanlığın içinde volta atıyor şimdi.
Yutuyor tüm yeşilliğimi ve göğümün mavisini.
Yosunlar huzurundan pay vermiyor artık,
Bir çiçek yön göstermiyor kokusuyla.

Ne zaman adımlayacak olsam kalbimin kıyısını,
Kalbimin suları yükseliyor, boğuluyorum.
Kalbime bakan suçluyor gözlerini,
Gözbebekleri bundan siyahmış.
Dokunan lambasına kalbimin, yakıyor ellerini,
Külleri hep bundan sarıymış.
Kalbimin içindeki bu katran,
Kaynıyor durmadan.
İki yüz yetmiş üç Kelvin’i bulup geçiyor ötesine.
Oysa bu imkânsız demekmiş kimyacıların dilinde,
Aldırmıyorum.
Soğuk rüzgarlara vuruyorum kimyası bozuk kalbimi.

Sayısız güneşler var içimde,
Ne zaman sayacak olsam yanıyor işaret parmağım.

Bir yunus balığı mavi sütler sağıyor denize durmadan.
Bir kara kedi siyahlığını içiyor kalbimin,
Kardeş oluyor bana.

Ne zaman bir yanlış yapsam bir uçurum yutuyorum,
Ne kadar yutsam da faydasız oluyor.
İnsanın içi ölmüyor bu uçurumlar atlasında.
Bunu her atlayışımda yeniden görüyorum.
Kırılan yanıyla kanatıyor kalbimi o lamba.
Al al akıyor yavaştan.
Kalbimin sıvısında çözünmüyor bu sıvı,
Bir beyaz katı dibe çöküyor durmadan.

Ne yapsam değmiyor ellerim bir çocuğun ruhuna,
Tırnaklarımdaki kiri söküp atsam, yine de yakışmıyor masumluğa
Temizlensin diye yıkayıp sıkıyorum kalbimi her gün.
Bundandır göğsümün sol kısmındaki beş parmak izli bu yara.

Saat şimdi;
tam da 1:31,
Batı Güneş'e daha yakın doğudan.
Beklemek, gönül yarası.
Ama olsun, olsun.
Kana bulayacağım zamanı,
Olsun.
Bu aralar,
Hiçbir denkliğe yetişmiyor gibiyim,
Ne tarafa dönsem bir eşitsizlik sarıyor beni.
Ben biraz aykırı kalıyorum sanki,
Hangi suyu içsem alamıyorum mavisini.


1 yorum: