HERKES GİBİ / HİDAYET BAĞCI

 


Herkesin sevdalanma şekli başkadır.

Her insanın ilgi alanı başka olduğu gibi. Kimisi platonik sevgiyi tercih eder kimisi de sevdanın bir üst seviyesine geçerek sevgiliye yakın olmak ister. Biri sevgiliye olan uzaklıktan dolayı acıyı lezzet tadında duyumsarken diğeri ona yakîn olmak şerefiyle bahtiyar olur. Aslında her iki insanın da temel gayesi, iç huzuru ve mutluluğu yakalamak arzusudur.

Herkesin sevme şekli başkadır.

Sevmek makamı kişinin kendini tanımasını ve keşfetmesini sağlar. Bu makama yücelmek ise çok meşakkatlidir. Sevmek için önce insanın her zorluğu kolaylaştıracak güce, ilgiye, özverili çalışmaya ve istikrarlı olmaya yatkın olması lazım.

Sevmek makamı tılsımlı bir anahtara benzer. Bu anahtar kişinin iç dünyasının kapılarını teker teker açar. İnsanı her kapıda başka hakîkat, birbiriyle bağlantılı anlam ve mana bütünlüğü karşılar. Bu makamda kâinattaki her zerre onunla konuşur ve ona bu dünyada eşlik eder. İçtiği sudan lezzet almasını sağlar. İnsan ilk ve son gezdiği dünyanın kendi kalbinde, ruhunda olduğunu bilmez. Tıpkı mutluluğu iç dünyasında değil de dış dünyasında aradığı gibi...

Herkesin yazma şekli başkadır.

Yazana kelime sunarsın, o kelime kimi zaman bir kitabın sırtında isim olur kimi zaman da o kitabın içindeki hikâyenin cümlesinde anlamına kavuşur. Belki de kendini o kitabın hikâyesinde ifade edemez. Bazı insanların kendini bulunduğu toplumun ya da mekanın içinde ifade edemediği gibi. Kim bilir? İnsanın kendini ifade edememesi de bir anlamdır. Tıpkı köşedeki masanın üzerinde duran bir biblo gibi…

Herkesin okuma şekli başkadır.

İnsan, doğru insanı bulana dek birçok süreçlerden geçtiği gibi okuyacağı kitabı da tıpkı insan eler gibi seçmeye başlar. İnsanın sîmasını seyreder gibi önce kitabın sırtındaki isme bakar. Almakla almamak arasında yaşadığı bu çelişki sonu düşünce dünyasından yakalar. Bir kitabı seçme sürecine dek insanlarla yaşadığı tüm hatıralar onu kitaplarla hemhal olmaya, dost olmaya doğru yüceltir. Aslında düşünce çevresindeki insanların kendindeki değerinde saklıdır.

Kitaplar her zaman insana okumanın kapısını açar ve ona almak istediğini verir. Bir bardak suyu kana kana içer gibi ruhundaki bahçeye hava, toprak, su ve güneş olur. İnsan, düşünce dünyasına göre kitabını eler, seçer ve okur.

Herkesin konuşma şekli başkadır.

Sen hiç konuşmadan da konuşan insanlar gördün mü? Ben görmedim ama hissettim. Kırıldığımda sustum. Mutlu olduğumda ne aldıysam en güzelini verdim. Ama vermeden önce almanın hüznünü yaşadığım o anda susarak ağladım. Konuşmak “Beni anla!” demek değildir. “Beni hissederek dinle!” demek kadar aziz ve meleklere has olmayan empati duygusu kadar insancıldır, ama dozunda olmak kaydıyla…


2 yorum:

  1. Büşra Kıvrak9 Şubat 2025 04:49

    Kaleminize sağlık gönlü güzel hocam 🫶🏻

    YanıtlaSil
  2. Yüreğinize kaleminize sağlık hocam ✨

    YanıtlaSil