HÂLİMİZİ ÇALDILAR, HÜKÜMSÜZDÜR/H. Ahmet ERALP

Efendi Hocama Hürmetle…
Derinden ve sessizce, kimi zaman acı ve ıstırap çektirerek, kimi zamansa acılarımıza sahte mutluluklar serpiştirerek, önce bize unutturarak sonra ise unuttuklarımız dışındaki her şeyi hatıralarımıza kazıyarak; zamanımızı çaldılar, hükümsüzdür!
        

       Mekânlarımıza, caddelerimize, kaldırımlarımıza, ağaçlarımıza, mahalle aralarındaki dar sokaklarımıza; bir selâm sonrasında oturup muhabbete başlamak için başka hiçbir argümana ihtiyaç duymayacağınız esnaf önlerine; tavşankanı renginden ve başka hiçbir kokuya benzemeyen kokusundan daha ağzınızı açmadığınız halde muhabbete başlamışsınız hissi verdiren çayların içildiği çayhanelerimize; hiçbir zaman bizim olmamış seslerle, gözlerimizi hiçbir zaman doldurmamış resimlerle sinerek fikrimizi çaldılar, hükümsüzdür!
            Hiç bizim olmamış korkular, asla hamalı olmayacağımız. Yüklerin yorgunlukları, insan dışındaki herhangi bir varlığa ait olması muhtemel insan sesleri, değerlerini sağ arka cebindeki cüzdanda arayan kişiliksiz hayatlar… Sonsuz sonumuzdan bihaber planlar… Kâbe önüne sıralanmış milyonlarca kıble, kıble diye yazılmış milyonlarca cümle; cümle diye birbirine giydirilmiş ya da birbirine girdirilmiş milyonlarca kitap; gözlerini yitirmiş gönüller, gönlü perdelenmiş gözler; telsiz bağlamalardan çıkan ses ve mızrabını yitirmiş her nefes; hayallerimizi çaldılar, hükümsüzdür!
            Leyla hep şaşırtır, mecnunsa şaşmaya ezelden meyillidir zaten. Gökyüzü durup dinlenip devam eder ağlamaya, çünkü izlediği filme ne can dayanır ne de canan. Ahır dağından Erciyes’e oradan Ağrı’ya tüm dağların yüceliği ve heybetinin aslında ne kadar çabuk eriyebileceği ve mütevazı bir edayla ne kadar çabuk eğilebileceği; iki metre boyunda, yüz yirmi kilo ağırlığında bir cengâverin asker dönüşü özlediği anasının eline sarılıp öpmesi ve sonra kucağına yatması ile oluşan manzara kadar gerçektir. Kalemi elimize hep alırız; sınav için, sınav için, sınav için… Ama hiçbir kalem dosta giden mektubu, sevgiliye söylenen şiirleri yazanı kadar gerçek değildir.
            Hâlimizi çaldılar, hükümsüzdür!
Kılavuzsuz çıkılmış yol gibidir dost olmadan sigara içmek; yarım kalmıştır bir şeyler ve sanki hiç tamamlanmayacak gibidir… Ama elinde iki bardak demli çayla geliyorsa dostunuz siz tam da sigarayla ateşi buluşturacakken; tamamlanmaya hazırdır her cümle, çıkılmaya hazırdır her yol, beklenmeye değerdir geleceğine yürekten inandığınız her gemi, ölmeye değerdir mutlak doğruya koşan her dava.
Hâlimizi çaldılar, hükümsüzdür!
            Denizlerimizi çaldılar ama denizler hâlâ bizimdir hocam çünkü içinde sizi bekleyen sadık balıklarınız var…
            Şehir hâlâ bizimdir hocam, şehir hâlâ bizimdir, içinde inananlar var, şehir hâlâ bizimdir, içinde içindekileri kaybetmemiş birkaç adam var, şehir hâlâ bizimdir, çünkü sancağımızı çalamadılar.
            Hâlimizi çaldılar, hükümsüzdür!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder