YEDİ ADAMA GÜZELLEME/Sibel KÖK










Şiir kokulu, türkü dokulu adamlar 
dağların sessizliği ayak uçlarında 
kehribar renkli yollardan geçerek 
gelip durdular kentin kapısında 
-kent ki çınar yaprağının damarlarına kazınmış iz 
kent ki buğulu camların ardında kalan giz 
yitirilmiş coğrafyaların kadim tanığı 
saklı kalan isyanların son sığınağıdır- 

yürüyüşlerinden tanıdı yeryüzü onları 
toprağın gergefine işledikleri adımlarından 
''yürürüm 
Irmaklar yürür ardım sıra'' deyişlerinden 
önce ırmağı ardından yürüten yürüdü 
ve yürüdü ardından ırmak ırmak  
altı ağrılı yaşamak 

Şiir kokulu, hüzün dokulu adamlar 
zamana devşirilmiş içlenmeler ellerinde 
zifiri bir sessizlikle haykırarak 
varıp durdular kentin orta yerinde 
durup sustular 
susup tebessüm ettiler 
omuz başlarında asılı duran yaralı kırlangıç sürüsüne 

gülüşlerinden tanıdı kuşlar onları 
acısı derinde gizli sancılı gülüşlerinden 
sonra yüreklerinden akan 
ve göğün gözlerine ağan yakarışlarından 
''Rabbim ne çok acı var'' deyip 
kederlerini ve hüzünlerini  
yalnız Rablerine arz edişlerinden 

Şiir kokulu, isyan dokulu adamlar 
''Kayaları kelimeler olan  
gamdan kurulu dağların'' yüreğinden  
öfke dolu naralar attılar  
kuşandılar bütün mısraları 
söylenecek ne varsa söylediler zamana 
gidişlerinden tanıdı gökyüzü onları 
kanatlanırcasına yepyeni diyarlara 
akarcasına delisi derin yatağına 
yeryüzünü yırta yırta gidişlerinden 

Şimdi,tanıyın sizde onları ey insanlar! 
çehrelerine kümelenmiş hüzün bulutlarından 
teslimiyetin acziyle bükülen boyunlarından 
ve secde duvağıyla Rahman'a süsledikleri alınlarından 

onlar,  
hamuru türküden, hüzünden ve isyandan yoğurulu adamlar 
çağa meydan okuyan yedi adamdılar 
öfkesi de sevdası da şiirden olan 
Yedi Güzel Adam'dılar 

                                                                    

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder