Sinema/Eleştiri
Buğday filmi yönetmenliğini Semih KAPLANOĞLU’nun yaptığı, yapımı beş yıl süren bir film. Sinemada gösterime girdikten sonra Tv’de ilk kez yayınlanana kadar internet ortamından da yayınlanmadı. Galası Beştepe’de yapılan bu film derin içeriğiyle fikir camiasında sabırsızlıkla beklenilen bir filmdi. Nihayet ilk kez Trt ekranlarında yayınlanan film üzerinden Hz. Musa ve Hz. Hızır’ın izini sürmek gibi acizane bir denemem olacaktır.
Filmin başından sonuna kadar
hissettirmeden siyah beyaz oluşu akla şu diyaloğu getiriyor. Hayattan rengi
çıkar geriye ne color ki? – Tek hakikat olan “Ölüm” kalır canım efendim! Film işte bu hakikati daha en başta rengi ile
vermeye başlıyor.
Günümüzden çok uzak yılarda geçen
senaryo aslında insan hayatının idamesinin en temel gıdası tohumun (buğday)
genetiğinin bozulması ve üzerinde oynanmasının insan kişiliğine mizacına
seciyesine tesiri de ele almış. Tohum üzerinde her yapılan değişikliğin insan
karakterinde de değişiklikler meydana getirdiğini dile getiriyor Cemil AKMAN (Hz.Hızır’ın
temsili). (Domuz yemek ile kıskançlık arasındaki bağ anlaşılması açısından bir
örnek olabilir.)
İstikbalde geçen film Holywood yapımı olan ve gelecekte geçen diğer tüm
filmler gibi mükemmel bir hayatı yaşayan bir topluluk ile özgürlükçü hayatı
seçen, aslında elinden hiçbir şey gelmediği için bilim karşısında yenilmiş ve
köle olmuş bir toplumun kavgası ile başlar. Bilimi mutlak güç olarak telakki
edip bilimden yoksun olanları kendine köle kılma ahlakıyla hayatını idame
ettirenler ve bu statükoyu koruyanlar her zamanki gibi hakikate karşı kulakları
kalpleri ve gözleri mühürlenmiş haldeler. İşte bu statükonun egemen gücü
karşısında bilimin ve insan eliyle üretilen her şeyin nakıs olduğu hakikatini
marifet yoluyla öğrenip dile getiren Cemil AKMAN (Hz. Hızır’ın temsili) ve bu
hakikatin peşinden koşan bu marifeti elde etmeye çalışan Prof.Dr. Erol’un (Hz.
Musa temsili) üzerinden Kehf Suresinde geçen Hz. Hızır Aleyhisselâm ve Hz. Musa (a.s.) kıssası sembollerle anlatılmıştır.
Cemil AKMAN tezlerinde Genetik Kaos
ve M cevherini işler. Bu tezlerinde net olarak yukarıda belirttiğimiz hadisin
nakıs oluşunu ve tabiatta bulunan her şeyde M isimde bir cevher bulunduğunu
insanoğlunun yani bilimin bu M cevherini yaratmaktan aciz olduğunu, bu
acziyetten dolayı da hiçbir zaman insanın temel ihtiyacı olan buğdayı mutlak
kusursuz manada ortaya çıkaramayacağını, bunun ancak gaybî bir hal ile
yaratılacağını savunur. Burada M cevheri filmde açık olarak belirtilmese de
bunun iki cihan serveri, kâinatın yaratılışının asıl vesilesi Hz. Muhammed
aleyhi saletu vesselam olduğunu filmin işlenişi bakımından anlıyoruz. Kâinat Hz.
Muhammed efendimizin nuru ile yaratılmıştır itikadı ile burada M cevherinin
izahatını buluyoruz. İşte bu itikat her zaman olduğu gibi filmde de statükoya,
zulüm ile idare eden egemen güce karşı bir direniş vesilesidir. Hakiki İmanı
elde eden kâinata meydan okuyabilir. İşte bu meydan okuyuşlardan birini yapan
Cemil AKMAN ölü topraklar olarak adlandırılan tehcir edilmiş topluluk arasına
sürgün edilir. Diğer bir tohum bilimci Prof.
Dr. Erol son yıllarda buğday tohumundaki genetik bozukluk üzerinde çalışma yaparken
Cemil AKMAN ismi karşısına çıkar. Erol çözemediği bu sorunun çözümünü kendinden
daha derin bilgiye (ilm-i Ledün) sahip olduğunu düşündüğü Cemil’de bulacağı
kanaatiyle ölü topraklara kaçak bir yolculuğa çıkar. Tıpkı Hz. Musa’nın
Allah’tan aldığı vahiyle kendisinden daha alim bir zat olduğunu öğrendiğinde o
alim zatı görmek istemesi gibi. Burada Hz. Musa yanına ümmetin seçkinlerinden
birini alır. Erol ise küfür üzere olan bir talebesini alır. Lakin Erol Cemil
ile buluşanda, Erol adeta talebesine buradan ileriye senin gelmeye itikadın kâfi
gelmemektedir dercesine talebesini geride keşfedilmemiş ile ölü topraklar
arasında bırakmaktadır.
İşte buradan itibaren tüm
sahneler uzun uzun anlatılmaya gerek kalmaksızın şunu anlatmaktadır. Hayatta
kalmak için “ene”yi öldürmek, kalbi temizlemek gerekir. Ene’yi öldürürsen sana
buğday da verilir nefes de verilir. Ben’i öldürmek, nefese ve buğdaya sahip
olmak için de en önce bir mürşide bende olacaksın. İşte o zaman HAY olan Allah’ın
nurunda yaşarsın.
Baki
selam ve muhabbetle…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder