KOKULU SAYFALAR-II/ Hidayet BAĞCI

Güzel olanın ve güzellik ikram edenin adıyla…

“Yaratan rabbinin adıyla oku!...”/Alak suresi 1. Ayet-i Kerime

Sevilene ve kıymetli olana sunulan ilk cümle ne de güzel dokunuyor ruha. Bu ayet-i kerimeye binlerce anlam verilse, yine de tarifi imkânsız cümleler kurulur. Bu kadri bilinesi ayetteki hikmetlerden biri ünsiyettir. Yani “Beni sev, benimle iletişime geç ve aramızdaki ünsiyetin farkında ol. Kısacası ben seni seviyorum, beni anla, benimle arkadaş ol.” demektir. Buhûrîzâde Mustafa Itrî Efendi tarafından segâh makamında bestelenen Salât-ı Ümmiyye, ümmeti Muhammed(s.a.v)’in ruhuna ne de güzel yakışıyor. Dilin sevgiliyi anarsa adı tilavet, aklınla yani onu bilinçli bir şekilde söylersen kırâat ve ilmek ilmek yüreğine nakşederek onunla iletişim kurarsan adı tertil oluyor. Kısacası Oku’mak yani Sevmek zekâyı keskinleştiriyor. Anlama kabiliyetini arttırdığı kadar ifade etme yeteneğini de geliştiriyor.

Bu girizgâhtan sonra bir ışık huzmesi karanlığı delip nasıl aydınlatırsa, düşüncelerim de bulunduğu mekândan sıyrılıp kokulu sayfalara yazılmak ister gibi duruyor bir köşede. Bu sefer Göksel Baktagir’in Kar Tanem adlı bestesini dinleyerek yazmaya karar veriyorum. Amacım okuyanı etkilemek değil sadece oku’manın verdiği o muhteşem kokuyu okuyana da hissettirmektir. Çünkü bu çağda oku’maya verilen değer ve okuyana atfedilen önem yavaş yavaş kaybedilmekte. Sonrasında insanın dünyasında olması gereken oku’mak eyleminin yerini seküler değerler almakta. Oysa oku’mak sevmek kadar aziz, su kadar mübarek. Tabiki bu eylem karşılığını bulduğunda değerli oluyor. Karşılığını bulması demek, değerin değerine denk gelmesi demektir.. Yani okuduğun kitaba layık mısın, yoksa okuyana layık olan sahiplenilerek okunulan kitaplar mı? Bu yüzden kendimden bir pencere açarak okuyanı yazmak istedim.

Biliyor musun? Tabi nereden bileceksin, ne zaman bir kitabı okumaya başlasam huşûa ermiş derviş misali olmak istiyorum. Anda kalmak bu mu yoksa?

Ömrü hayatımda sesli olarak okuduğum tek bir kitap oldu. Önce onu sevmeyi harf harf öğrendim. Sesimdeki harf onu bana sevdirdi. Harfleri tam telaffuz edemesem de sonrasında bir bebeğin emeklemesi gibi adımladım, hece hece satırlarını. Yazanı kimdi bilmiyordum ama yıllar sonra onu severek öğretenin bir peygamber olduğunu öğrendim. Bu sıralar onu sevdikçe yani okudukça her şeyin bu çağda güncellenmeye ihtiyacı olduğunu hissediyorum. Bu yüzden uyanmak için sabahlarımın olmasına sebep bahanelerim var. Yani güne güncellenmiş bir şekilde uyanan kendime ihtiyacım var.

Oku’mak sadece kitap oku’mak değildir, farkında olmak da bir ibadettir. Nitekim canım peygamberim okuyan insan için der ki;

“Mü’min, bal arısına benzer. Temiz olanı yer, temiz olan şeyler ortaya koyar, temiz yerlere konar ve konduğu yeri ne kırar ne de bozar (bilâkis ihyâ ve âbâd eder).” 

(Ahmed bin Hanbel, II, 199)

“…Allahumme salli alâ seyyidina Muhammedin nebiyy'il ümmîyyi ve alâ âlihi ve sahbihi ve sellim…”

1 yorum:

  1. Kalp Allahın evi , ilimde ışığıdır onun .İlim Allah'ın kalpteki nurudur Ve bir o kadarda güzel bir vasıftır ancak ehli için.
    Kim ki ilim sahibi oldu onun manası budur .Gerçekten çok güzel bir yazıydı zevkle okudum .Eilinize yüreğinize kaleminize sağlık Hidayet Hanım😍
    NOT: Her kalp ,kendi içindeki çiçeğin kokusunu verir...❤️💐

    YanıtlaSil