H İ Ç / Gün Sazak GÖKTÜRK



Üveysi bir aşktan arta kalanları yaşamaktan başka bir şey değildir gayrı yaptığım. Cevri çekilmeyen aşkın kopyasının peşinden darül bekayı aramaya çalışmaktan başka bir şey değil. Artık en ağır dozda alınan antidepresanlarda kesmez oldu. Ne şaraba ne kadına ne ölüme ne geceye nede korkuya dair cümleler keser oldu. Ruhumuzun arka bahçelerinde insanlardan uzak karanlıklar anaforunda büyütüp beslediğimiz esrarda kesmez oldu. Ağır nikotin komalarına alışmıştı bir kere bünyemiz.
            Parmaklarından tiksinen ben, parmaklarından günah damlayan, seccade kirlenmesin diye secdeden mahrum kalan ben. Artık yaşam denen mefhumun son noktasında, mutlak değer dizgisinin her hangi bir aralığında vuslatın olmayacağını bile bile eksi sonsuzdan artı sonsuza kadar uzanan bu çizgiye teğet olan paraboller çizerek varken yok olduğunu farz eden ben.
            Karanlık odalarda aynalar karşısına geçip birbirine vurulan iki metal paradan çıkan ince tınının aynadaki aksini görmeye çalışırken. Hayalimde kırgın cümlelerle nakşedilen resmin orta yerinden akan nehirden su içmeye inen ceylanın, söğüdün, ucu bucağı görülmeyen bir ufuğun yalnız bekçiliğini yapan ben… Şimdi bir yandan bozkıra dönen bu yeşillikte kızgın güneş altında sonsuz ufuk çizgisine doğru seni dileyerek sonsuza varmak isteyen ben. Hangi sona ulaşsam bu resimde, kaza eden güz güneşini takip edip batıda ufuk çizgisine vardığımda, son adımda her şey bitti dediğimde yine aynı yerde buluyorum kendimi söğüdün, ceylanın ve akan nehrin kıyısında.
            Oysa ben renklerin yittiği tüm her şeyin kumdan ibaret olduğu çölde kaybolmak isterken, her şey bittiğinde tam ufuk çizgisini geçtiğimde yine aynı yerde oluyorum her şeyin başladığı yerde ve zamanda.
Aşk imiş her ne var ise âlemde
İlim bir kıylu kal imiş”
            Ve her çizgiden sonra bu düzlemler arasında yaşadığım bu anaforun bana öğrettiği tek şey; aşk yoklukla kaimdir. Varken yok eden yokken tekrar var eden RAHMAN ismini tecellisiyle vücut bulmaktan başka bir şey değilmiş oysa aşk. Ve ben sanırdım ki günün iki yakasında tüm düzlemlerde senle hem hal olmaktı aşk. Bilmezdim seni bana getirenin aşk olduğunu yerin ve göğün, cümle âlemin aşk ile yaratıldığını oysa ben sanırdım senle başladı aşk. Meğerse levhü kalemle yazılmış isminin yanına ismim. Meğer levhü mahfuzdan önce var edilmişti aşk…
                                               … ta ezelde yaratılmıştı aşk ve sonsuzlukla kaimdi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder