KAPUYU ÇALAN KİMDİR?-III / Mehmet MUHARREMOĞLU


Uzun İnce Yolculuğumuz: Güneydoğu Rapor Özeti III

“Bu dağlar meşe dağlar, vermiş baş başa dağlar. Yarim küsmüş gidiyor, koymayın aşa dağlar” Geldik mi Şırnak’ın kuş uçmaz kervan geçmez dağlarına Ahmet Abi? Gabar, Namaz… Dik yamaçlara tırmanırken Şırnak türkülerinin Urfa-Erzurum arası içerlek havasının seni çarptığını söylemeden edemeyeceğim. Yoksa Namaz Dağları’nın yamacında Polonya’nın kültürel meselelerini, din devlet, demokrasi anlayışlarını niye tartışasın ki! Her ne kadar “ideolojik şehir” desen de kabul edelim abi, türkülerinin tınısı seni çekiyor bu şehrin. Ne de olsa sarp dağlar, derin çaylarla örülü bir şehir. Mardin gibi önü açık değil. İnsanlığın dıramının dağlarla çevrildiği, türkülerin Botan çayı gibi derin ve uğultulu aktığı bir şehir burası.

Bülbüller düğün eyler/bilmem ki ne gün eyler/ben feleğe neyledim/bana bildiğin eyler/ Bilirim Ahmet Abi, senin de felekle bir hesabın vardır. Devasız dertlerin vardır. “bana bir sevda geldi, başımdan savabilmem” Görürüm ki senin de başında “bu millet” dediğin bir sevda vardır. Başından savmak ne mümkün! Bin miligramlık türkülerinle “yedi yıl yerde yatsan” bu aşk seni çürütmez, diri tutar. O zaman gel yolda barikat kurup üstümüze molotof atan arkadaşlara, dostlara aslında aynı milletten olduğumuzu belirten şu türküyle veda edelim: “Dereler buz bağladı/Avcılar iz bağladı/beni bir gelin vurdu/yaramı kız bağladı.”
Bu molotof atıp lastik yakan yeni yetmeler ya bu türküyü Okan Murat Öztürk’ten dinlememişler ya da yürekleri yanlarında değil. Şırnaklı olup da bu türküyü dinlemeyen, dinleyip de kolunda benzine, gaza uzanacak mecal kalan, o mecali bulduysa molotofu kolunda patlatmayan delikanlıya eyvahlar olsun!

Şırnak, Avşar kızı, ak daş, Kırşehir’de Hacı Bektaş, Konya’da Mevlana, bayram günü… bunların hepsi Şırnak türkülerinin anahtar kavramları Ahmet Abi. Hangi yeni yetme ideolojik adam, aşkın önünde durmayı, bu derin akan berrak suyu geri çevirmeyi göze alabilir? Hangi ideoloji, Botan’a kapılıp giderken Konya’da Ulu Mevlana’dan, Merzifon’da Piri Baba’dan, Kırşehir’de Hacı Bektaş’tan himmet isteyen, “Mevlam şu taşa bir can ver” diye yalvaran bir garibin sesini kesebilir? Hangi seküler ferman, gözyaşının toprağa düştüğü andaki feryadın önüne geçebilir?

Şırnak ideolojik şehir falan değil Ahmet Abi. Anadolu’nun bütün şehirleri gibi yerin altındakilere de yerin üstündekilere de ağlayan bir şehir. Gurbeti olan, gurbeti bilen ve gurbeti yaşayan bir şehir. Ola ki gidenin gelmiyor olması kalanları biraz daha hırçın yapıyordur. “Eşimden ayrıldım, gözyaşım durmaz/yaralı ceylanım, avcılar vurmaz/vefasız o zalim halimi sormaz/yar ayrı ben ayrı şu yad ellerde/Dertliyim, ağlarım gözüm yollarda/

Gözü Namaz Dağları ile Gabar Dağları arasında kıvrıla kıvrıla gelen yolda yarini, milletdaşını beklemektedir Şırnak. İster arı duru Anadolu Türkçesiyle söylesin, isterse ideolojik olmayan ana dilinde öz Kürtçesiyle söylesin, Şırnak bu milletin ortak kaderi için ağıt yakmaktadır. Bu milletin duygularını sömürenler, yel esip toz kalktığında alttan akan derin damarın aynı coşku ve aynı derinlikte aktığını göreceklerdir.
Yorulduk Ahmet Abi. Şırnak’ın dik yamaçları yordu bizi. Şurda Veysel Karani Hazretleri’nin ziyaretgahında duralım biraz. Soluklanalım. Bir çay içelim. 

Şu var ki, harmanı kaldıramadık Ahmet Abi. Gem dönmeye devam ediyor. Gün akşam oldu. Harmanı toplamalıyız şimdi. Saçtığımız sapı toplayıp üstünü örtmezsek gece gene çiğ yağar üstüne, garbiler. Gündüz gene öğütemeyiz.

Toplayalım harmanı. Üstüne bir naylon örtelim. Mevsim güze dönüyor. Bir de yağmurlar başlarsa hiç kaldıramayız harmanı. Yarın sapı biraz güneşletip öğlen koşarız gemi.

Soluklanalım Ahmet Abi, bir çay içelim. Siz de bir şeyler atıştırın. Açlığın verdiği aceleyle hırsınızı öküzlerden çıkarmayın. Yazıktır hayvanlara. Sonra “gemin, harmanın sırası mı şimdi ey Türk” diye bana da kızmayın. Nerden geldiyse geldi kuruldu işte harman yazının ortasına. Zaten genelde en düz ve her taraftan kolay ulaşılabilir yer olduğu için, harman yazının ortasına kurulur Ahmet Abi.

Çay içelim Ahmet Abi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder