Ahmet Abi’nin Web Sayfasına
Notlar-1
Çok sokrandınız Ahmet Abi.
Türklere çok laf ettiniz. Tatlı su Müslümanlığı diye bir kavram icat ettiniz,
mutedil esnaf Müslümanlığı dediniz, insanları sopaladınız. Evden çıkmıyorlar,
yatsı namazı sonrası sütlerini içip yatıyorlar ya da televizyon karşısında
aptallaşıyorlar diye çok üstelediniz.
İnsanlar bulaşıcı bir illet yayılmasın diye - başta siz olmak üzere -devlet zoruyla evlere kapandı. Kimisi daha
çok televizyon seyretmeye başladı. Kimisi daha erken yatar oldu. Kimi kontrol
edebiliyorsunuz? Haa, çokça konuşulduğu gibi çip takıp takip etme proceniz varsa
ona bir diyeceğim yok. Bundan sonraki merhale o deniyor; siz onu da yaparsınız evel Allah!
Mayın dediniz, mayınlı bölge
dediniz; çarşıdaki insanlara laf ettiniz. Devlet çarşıda dolaşanlara kimlik
sorup ceza yazmaya başladı. Çarşıyı bomba imha uzmanı edasıyla boşalttınız.
Tarhanalık yoğurtlar kaça
gidiyor diye Hasan Abi’ye kızdınız. Köylülere maraklandınız. Firikçiler sinek
avlar oldu. Yoğurtçu Yakup bu hafta bizim eve yoğurt getiremedi. Garip guraba
köyden bir satır yoğurdu şehre salamaz oldu. Amma şükür ki tatlıcılar
çalışıyor. Tatlı fikri öldürür desen de Allah’tan tatlıya çok karşı duramazdın
da onlar kurtardı yakayı.
Batıya giden oğullar memleketi
unuttular diye dertlendiniz. Batı’ya giden bütün vatandaşlar dönmek için
müracaat ediyor. Devlet, on kişi için uçak kaldırıp vatandaşları ülkeye
getiriyor. Gözünüz aydın Ahmet abi, Batı’ya giden sekizinci oğul döndü; arınsın,
temizlensin hastalıklarından, özüne dönsün diye karantinaya alınıyor.
Alafranga tuvalet yapan
müteahhitlere bozuk çaldınız, otellerde, kongre merkezlerinde ortalığı ayağa
kaldırdınız. Bütün dünyada alafranga tuvaletler sökülüp yerine alaturka taş
döşeniyor. Alaturkayı beceremeyenler de
taharet musluğu taktırıyor.
Yozlaşmadan, müptezellikten
şikayetçiydiniz haklı olarak; bütün modern eğlence mekanlarının kapısına kilit
vuruldu. Müslümanlar akledip töcbe istiğfara vesile olsun diye camiler de
kapandı. Gerçi evde Cuma namazı fetvası sordurduğunuz da biliniyor.
Ahmet abi, bin miligramlık ateş
derdiniz, her gelene ateşin var mı diye
sorardınız; devlet elinde ateşölçer, bütün şehirlerin girişinde ateş ölçüyor!
Bütün dünya 40 derecelik ateşlerde yanmaya başladı.
Misafirlik, ziyaretçi görüşü, çay
daveti mazeret olamaz diye kurallarınız vardı; devlet misafirliğe gitmeyi
yasakladı. Düğün salonlarının modern afet olduğunu beyan ettiniz, salonlar
kapatıldı. Yalnız berberlerle ilgili
problem neydi; onu anlayamadım.
Devrim dediniz, dünyada köklü
bir devrim gerçekleşiyor. Heyhat, doğru, hiçbir devrim gül suyuyla yapılmaz ama
bütün devrimler de önce kendi evlatlarını yemiş tarih sahnesinde. Öyle
görünüyor ki, Cuma kapusu meselesinde Bir Hocam’ın dahli olmuş. Devlet kapalı
ya da açık mekanlarda zahiren bir arada bulunmayı da yasaklamış. Yine sizin Devrim kaideleriniz arasında yer
alan “içeri girmek”, “içerden çıkmamak” da devlet eliyle mecburi hale
getirildi.
Buyurun Ahmet abi. İçeri
girmek, içerde olmak! Bu da sizin dükkancılardan istediğiniz en temel
kurallardan biri değil mi! İçerden çıkmadan içerde olmak! Devrim kendi
evlatlarını yermiş Ahmet Abi. Bir Hocam’ın bizi sınadığını ifade ettiğiniz
içeri sohbetleri bu olsa gerek. Bunu da siz talep ettiniz Ahmet abi. İçeri
gurbetinde olmak sizin talebiniz değil miydi abi? Şimdi şikayet etmek nicedir?
Devriminiz kutlu olsun abi!
5 Nisan 2020-Tekerek Yolu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder