Ey Meryem’in gözyaşları…
Papazlar verirken kör duvarlara aşkın vaazını...
Vuruşurken kâinatın en yaman Alpleri sinende.
Mekân genişler, zaman zahirden batına döner…
Sığmaz kırat eğri kapılara, sığmaz kına kılıç…
İnciler dökülür mermerlerinden,
Ağlayan sütunlarına dokununca ol serdar,
Agah olur dünya, beytül atik olur kıblen…
Ufuklar açılır, boz yakalar mavi kıyıya döner.
İsyan gömleğini ateşe verir bir melek,
Er meydanında bir rind vecd içinde,
Bayazıd’ın minaresi rindin göğsünde…
Kuşlar göç eder bir seslenişle bezmi eleste,
Kendi hakikatinden haberdar olur hurufat…
Ve işitilir bir nida kırmızı minareden “Allahu ekber”
Açılır yedi gök, altı sema, serilir arz atların
toynaklarına,
Kıvılcımlar saçarak ah u zârına
Çekilir minbere yeşil sancak,
Bayrama durur güneş elinde kılıç…
19. gülü devşirilir zehrâvânın…
Belki sen duymadın ey mabedi azam
Kardeşlerinin feryadını, biz duyduk ve işittik,
Lale inkılap etti lâl’e
Olympos sükuta durdu
Kör bir efendinin elindeki şeytandan cihana eylerken
nida,
Tanrı uludur tanrı uludur…
Güçlü Kalem güçlü yürek ve güçlü imandan çıkar. Tebrik ederim Sazak bey.
YanıtlaSil