MANA PEŞİNDE…/ GÜMÜŞ SİMYA



Kendimi bulduğum zamanın ötesinde geçiyor zaman. Kalemin ucundaki tüm harfler birbirleriyle yarışır gibi sıralı cümle olma peşinde. Düşünüp de yazıya dökmeyi istediğim o kadar cümle var ki birbirini kovalarcasına kaçışmaktalar. Bense yeni cümlelerin peşinde iz sürmekteyim. Harfler ve kelimeler birbirlerinin nazında.

Bahar geldi harflerle hemhal olup fiyakalı cümleler kurmak lazım. Hangi duyguya seslenelim ki onu kalbinden vuralım. İçimizden geldiği gibi yazarak duyguları coşturalım. Kimisi naz etsin cümlelerle kimileri ağlasın yağmur yüklü harflerle. Diğerleri rüzgarla esip savrulsun gitmek isteyip de gidemediği toprak hisli sayfalara.

Kendimi bulduğum zamanın ötesinde geçiyor zaman. Cümleleri derleyip toparlayıp kim bu hale getirdi bilinmez ama duygular bir başka bugün sayfalarda. Harflerle kelimeler yağmurla rüzgârın var olduğu iklimlerde kavruluyor. Bugün bir başka harfler bir başka geçiyor zaman ve bir başka gidiyor ömür.

Ne kadar yazı yazarsak yazalım her geçen gün, cümleler yenilenmekte. Bir önceki gün yazdıklarımı beğenmiyorum. Hiçbir harf kızmasın darılmasın ama durum böyle. Merak ettiğim bir şey var, birçok harfin birleşmesiyle oluşan kelimeler nasıl olur da mana taşır? Manayı okuyan mı yaşar yoksa yazan mı? Peki her bir harfin kaç boyutlu anlamı var? Tüm bu sorular başlı başına bir bilmece.

Kendimi bulduğum zamanın ötesinde geçiyor zaman. Harflerle kelimeler birbirine girdi. Savaş yok sadece koyu bir sessizlik içinde kimin kim olduğu belli değil. Harfler kelime libasını giydiğinde sadece mana boyutunu algılayabiliyoruz peki ya duygu ? Duygunun kimliğini ancak kelimenin cümle içerisinde ahenkle konuşmasından anlıyoruz. Çünkü o anda cümle içinde kendimize de duygu babında yer açıyorsak duygumuzun kimliğini görebiliyoruz.

İsterse harfler küserse küssün, yağmur yüklü mana altında kalırsa kalsın, dilerse rüzgarla savrulup dağılsın şu bir gerçek ki her yeni gün yeni bir başlangıçtır. Geçmişteki tüm cümleler geride kaldı bugün de kelimeler fiyakalı cümle olma peşinde.

Kendimi bulduğum zaman, kalem kırıldı…

Vakitlerden akşam, yağmur bulutların boğazına düğümlenmiş bir ip gibi nerdeyse koptu kopacak. Elmanın içindeki çekirdek toprakla buluşmayı bekliyor. Yuvasına çekilen karınca kış hazırlığını tamamlamış, kış uykusuna girdi girecek. Peki bu yağmur hangi mevsimlerin adını yazacak, bilir misin?

Vakitlerden akşam, kelam tükendi, sükutun derinliğinde bir hal var. Sayhanın sessizliğindeki dipsizliği dinlenerek dinlemek ne kadar yorucu ise yazmak için beklemek de bir o kadar zahmetli. Birazdan fırtına rüzgarla buluşup en haşin çığlığını çarpar gökyüzüne, bulutları birbirine bağlayan hıçkırıklı düğümler tek tek kopar, her biri yeryüzüne savrulur bin bir rahmetle.

Hiç zahmet çekmeden bereket toplayan parmaklar gördün mü?

Vakitlerden yağmur, zamanlardan akşam, ezan bitti.

Kelam tükendi-kalem gitti.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder