Uzakta Söylenen Türkümüz ; Sevdalinka
İnsanoğlu türküsüz kaldığı zaman gurbettedir diyor Fethi Gemuhluoğlu ağabey ve devam ediyor; türkülerle de hüznümüz Allah’adır bizim. Biz millet olarak sevincimizi, kederimizi, öfkemizi,kavgamızı hep türkülerle anlatmışız. Türkülerle gülmüş, türkülerle ağlamışız. Nerede bir türkü söyleyen görsek varıp dizinin dibine oturmuş da hüzün damıtmışız gönlümüze. Kalbimizi bir sevda yaralasa tabibde değil türkülerde bulmuşuz şifayı. Yolu yokuş şehirlere yâr yollamış da ağıtlar yakmışız dönmeyince. Beşikteki balamızı kırmızı gül demet demet diyerek büyütmüşüz. Hasılı canımızın yangınını türkülerle dillendirmişiz. Bu yüzdendir ki medeniyetimiz bir türkü medeniyetidir. Medeniyetimizden bahsederken elbette Balkanlar’ı özellikle de Bosna’yı bu bahsin dışında tutmuyoruz. Zira Boşnakların halk müziği Sevdalinka’yı dinlediğimizde kederlerimizin,sevinçlerimizin, sevdalarımızın ortak olduğunu görebiliyoruz. Sevdah’ kelimesinden doğan Sevdalinka Boşnakçada sevda şarkısı anlamına geliyor. Boşnak müzisyen Ömer Pobriç Sevdalinkalarla ilgili şöyle söyler: “ On yaşındaki bir çocuk “ Sevdah , babamın dinlerken ağladığı andır “ ( sözün hepimize aynı ismi anımsattığını biliyorum) diyerek sevdah ve sevdalinka nedir sorusunun en masum, en basit, en samimi aynı zamanda en doğru tanımını verir. Sevdalinka bizim hakkımızda olan şarkıdır.” der.
Sevdalinka, Boşnakların köklü bir geleneğe sahip ve yerel enstrümanlarla icra edilen halk müziği... Akordeon başta olmak üzere birçok yerel müzik aleti kullanılıyor sevdalinkada. Çoğu Sevdalinka’nın kim tarafından yazıldığı belli değil. İşin teknik boyutunu ele almaya gerek yok, asıl önemli olan Sevdalinka’ların bizde bıraktığı derin iz. Türkçe öğrenen öğrencilerimizden yavaş yavaş hikayelerini dinliyoruz bu hüzünlü şarkıların. Dinledikçe uzaktaki yakınlarımızı keşfediyoruz yeniden. Bizi en çok etkileyen Sevdalinkaların bir kaçından söz etmek gerekirse “ Şečer Djula” ve “ Emina” yı en başa almamız gerekir. Bu iki sevdalinka iki güzel aşk hikayesinin şarkı haline getirilmiş şekli. Himzo Polovina’dan dinleyip hayran kaldığımız “ Emina” Boşnakların en güzel aşk şarkılarından biri.
Bu yürek burkan parça 1868 yıllarında Osmanlı İmparatorluğunun Bosna Vilayetinde doğmuş ve yaşamış olan Bosnalı Sırp kökenli Aleksa Santic tarafından yazılmış bir şiir.
“Emina” şiiri Şair’in komşusu olan Emina Sefić isimli, Bosnalı Müslüman bir kadına atfedilmiş. Aynı zamanda birçok şarkıcının seslendirdiği, tüm zamanların en çok bilinen Sevdalinka şarkısı. Emina Mostar şehrinde yaşayan müslüman bir ailenin kızıdır. Ünlü şair Aleksa Santic kapı komşularıdır ve güzel Emina’ya aşıktır. Bu aşkın umutsuzluğunu şöyle dile getirir şair:
“Ona bir selam sundum,
inancımın dışında
Güzel Emina onu duyamazdı bile
Gümüş ibriğine su doldurmak
yerine
Bütün bahçedeki gülleri sulamaya
gitti
Bir rüzgar esti ağaç dallarından
güzel omuzlarına doğru
Gür saçlarının örgülerini ortaya
dökerek
Saçlarından mavi sümbül kokusu
yayıldı
Beni sersemleterek ve aklımı
karıştırarak...
Nerdeyse sendeledim, inancım
üzerine yemin ederim
Ama güzel Emina bana gelmedi
Sadece, kaşlarını çatarak bir
bakış attı
Umursamayan, yaramaz olan, onun
için çıldıran bana!”
Emina şiirinin bestecisi Himzo Polovina, Emina Sefić’in 1967’deki ölümü üzerine kadın şair Sevda Katica’ya gider ve Emina’nın ölümünü söyler. Şair Sevda, üzüntüyle bir kaç dize söyler ve Himzo Polovina 1960’larda bestelediği şarkıya bu dizeleri de ekler:
“Yaşlı şair öldü, Emina öldü
Boş bahçenin yaseminleri geride
kaldı,
İbrik kırık
Çiçekler soldu
Ama Emina’nın şarkısı hiç
ölmeyecek.”
Şair Sevda haklı. Emina’nın şarkısı yüreğini aşk ateşi yakmış olan insanlar var oldukça hiç ölmeyecek.
Yukarıda bahsini ettiğimiz bir
diğer Sevdalinka ise “Şečer Djula”
Hikayesini tam olarak bilmediğimiz
bu Sevdalinka’nın tarihi 1878. Şarkı Plevne kahramanı Osman Paşa’ya
atfediliyor. Plevne’de esir düşmesi üzerine Paşa ve karısı arasında geçen
konuşmaları hüzünlü bir şarkıya dönüştürmüş Boşnaklar.
“ Şeker Djula ağlayarak sordu
Osman’ım nerelerdesin
Ordunu nerede kaybettin?
Ey Djula eski kale Plevne’deyim
Sultan bana bir ordu verdi
Bütün ordum bugün dini için öldü
Keskin kılıcım artık düşmanın
elinde
Ailem,dostlarım yok artık
Allahtan başka kimsem yok
Genç Djula, beni bekleme
başkasıyla evlen
Düşman beni yakaladı
Bizi sonsuza dek ayırdı”
Boşnakların, Bosna’nın Plevne marşı dediği bu güzel şarkı Hanka Paldum’un sesiyle kazınıyor belleğimize. Ve anlıyoruz, hüzün her dilde aynı...
Osmanlı’ya ve dahi İstanbul’a
duyulan muhabbetin anlatıldığı “Razbolje Se Sultan Sulejmane” isimli Sevdalinka
dilimizden düşmeyen bir diğer şarkı. Sultan Süleyman’ın Ramazan ayında
hastalanması ve oğlu İbrahim’in , sultanı üzüntülü görmesi üzerine bu kederli
halinin sebebini sorması işleniyor şarkıda.
“Sultan Süleyman Ramazan’ın
onyedinci günü hastalandı
Oğlu İbrahim sordu; babacığım
neden üzülüyorsun?
Öleceğin için mi, imparatorluğu,
İstanbul’u bırakacağın için mi?
Sultan cevapladı; ey oğlum ne
öleceğim için üzülüyorum
Ne de İstanbul için
Ben Bosna’yı bırakacağım için
üzülüyorum “
Bu Sevdalinka hangi tarihte yazıldı bilmiyoruz. Şarkının bir versiyonunda ele alınan “Budin’ i düşmana bırakacağım için üzülüyorum “ mısrası ,yaygın olan ve yukarıda naklettiğimiz versiyonunda söylenen ise Bosna...
Osmanlı’nın Bosna’dan çekilmek
zorunda kaldığını ve bu durumdan duyduğu üzüntüyü dile getiren müthiş bir eser
bu Sevdalinka. Bir başka şekilde ifade etmek gerekirse, yetim kalan bir çocuğun
babasının dilinden yazdığı ağıt “Razbolje Se Sultan Sulejmane”
Duymasını bilirsek bize anlatacağı çok hikâye var Sevdalinka’ların. Osmanlı’nın kadim tarihini, Balkanlar’ın sevda masallarını, medeniyetimizin zarif insanlarını, en çok da kendimizi bulacağımız hüzünlü hikayeler... Bu hikayeleri duymak için gönül iklimimizi ayarlayacağımız bir frekans var ki biz bu frekansa muhabbet diyoruz ve ekliyoruz; “ Türküsünü söylediğimiz diyar bizimdir”
Duymasını bilirsek bize anlatacağı çok hikâye var Sevdalinka’ların. Osmanlı’nın kadim tarihini, Balkanlar’ın sevda masallarını, medeniyetimizin zarif insanlarını, en çok da kendimizi bulacağımız hüzünlü hikayeler... Bu hikayeleri duymak için gönül iklimimizi ayarlayacağımız bir frekans var ki biz bu frekansa muhabbet diyoruz ve ekliyoruz; “ Türküsünü söylediğimiz diyar bizimdir”
Yemen gibi, Kırım gibi, Çanakkale gibi, İstanbul gibi Bosna da bizim öz vatanımızdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder