Adam gözlerini dikti. Biraz
şaşkınlıkla beraber minnettarlık içeren bir tebessümü dudaklarına
kondurdu......sonra ağzından
-teşekkür ederim, Allah senden
razı olsun sözleri çıktı ve odadan çıktı gitti...
Koltukta oturan memur, yaptığı
işten ve adamın teşekküründen dolayı göğsü kabardı...hani inancı biraz daha
eksik olsa kendini cennetlik görecekti…ben ne iyi adamım dedi kendi kendine...
Tam bu sırada bir yaşlı kadın
girdi içeriye. Elindeki kâğıdı memura uzattı...oğlum ben yaşlılık aylığı
alacağım şunu imzalarmışsın...
-tabi teyze dedi
memur...bilgisayarda kayıtlara baktı. Bir sorun yoktu. İmzalayıp mühürledi
evrakı... yaşlı teyze birkaç dakika içinde yapılan işten dolayı sevindi.
Fazla ayakta beklememişti. Sağ ol yavrum dedi...keşke herkes senin gibi olsa...
Memurun gözleri parladı birden...
-ne demek görevimiz. Bunu
derken kendiyle gurur duyuyordu...
Mesai bitti. Evine gitti. Ailesiyle
ilgilendi. İyi bir baba olduğunu da hissetmişti bu arada...televizyon karşısına
oturdu. Kanalları dolaşırken...kanalın birinde bir hocadan bahsediliyordu…adını
daha önce hiç duymamıştı...yaptığı hizmetlerden, hayatından kesitler
sunuluyordu...
Sunucu hocanın fakirlere,
öğrencilere, darda kalmış esnafa, hastalara yardımından söz
ediyordu... bu kişilerin muhatabı hocaydı hep... Hatta birinde yardım
ettiği öğrencilerle ilgili olarak” fırıncıların geçen ayki paralarını
ödeyemedim, haber göndermişler, bizim de imkânımız sınırlı, hoca efendi parayı
ödemezse ekmek vermeyeceğiz çocuklara demişler. Bu evlatlar aç kalırsa ne
yaparız? Çaresini de hemen ekliyor arkasından...
"Bari tiz bir müşteri çıksa
da evimizi satabilsek. Müşteri de hemen çıkmıyor ki.".. Ve devam etti
sunucu hocayı anlatmaya
Uyumaya hazırlanan memur kendi
yaptığı iyilikleri düşündü...bi de ismini yeni duyduğu Gönenli Mehmet Efendi’yi
… bilgisayarın başına geçti. Merak ettiği bu hocayı araştırdı...1991 yılında
vefat etmişti...birçok dini ve toplumsal hizmet ve hayırlarda bulunduğunu öğrendi…daldı
biraz utanır gibi oldu......sıkıldı sonra, ağır geldi herhalde daha iyi
birini görmek….
Yatağına geçti gözleri kapadı ve
uykuya daldı...
Bir ses ona ikinizde gelin yanıma
diyordu… şuursuzca hareket etti yanındaki tanımadığı adamla... bir köşkün önüne
geldiler... görkemli kapı açıldı...yanındaki adam huzurla içeri girdi…. Kendisinde
heyecanlanmıştı…tam içeri girmeye hazırlanırken, gönülden gelen bir his dur dedi….
İçeride Fahri kâinatın efendisi var... Sen girmeye layık değilsin...
sen nefsin için yaptın...boşuna o iyilikler ... Allah’ın rızasını
gözetmedin dedi…. Kendi gönlü, kendi nefsi ve benliğine engel oldu girdirmedi içeri….
Kenara çekildi…kapı kapandı....... Nefis çölündeki kumlara, yağmur damlaları karıştı...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder