SESLENMELER / Halit DİLİPAK


Aşk ulaşıldığı zannedildiğinde bile Kaf dağının arkasında olandır. O her an arzulanan ama hiçbir zaman ulaşılamayandır. Ulaşamadıkça pes edilmeyen, daha çok yol kat edebilme arzusuyla, muvaffakiyet sağlayabilme arzusudur.

Benlikten kurtulup varlık âlemine ulaşabilmektir var olabilmenin tadı. O'nu hissedebilmektir. Aşk gönül işidir. Ne duyulur ne tadılır ne de dokunulur. Aşk gönülde yaşanır, kalpte hissedilir. Hislerde yaşanır, duygularla mutmain olunur. Elde edebilmek değildir, gönle yerleştirip O'nun aşkıyla yanabilmektir gönül ehlinin marifeti. Arzuyla ateşlendirir, hasret ve özlemle kora çevirir. Hasret ve özlemle küllenmesine müsaade edilmez, yandıkça yanar da ehil olur. Gönül bir yanar da manaya erebilirse artık vuslat gününü bekler. Beklerken özlem de hasret de kat be kat artar. Artık O olur da kendinden bîhaber olur. Benlikten kurtulup, O olabilme makamında başka âlemlerde olur. O olabilmek, O'na kavuşabilme arzusuyla yanar...

Bilinmezlikmiş cezbeden, arzuları körükleyerek elde edebilmeyi tutku haline getiren. Elde edilenin kıymeti azalırmış. Nefsaniyeti tatminin sonucuymuş elde edebilme hırsı. Oysa arzuyu sevgiye çevirebilmek, sevgide yanarak gönül ehli olabilmekmiş aşk. Gönül ehli kuru sevdaya meftun değilmiş. Onun sevdası ötelere, ötelerde olanaymış. Kâh Zümrüd-ü Anka’nın kanatları altında aramış, kâh bir kızıl elmada. Ulaşılamayana sevdalanırmış her zaman gönül ehli. Çünkü ulaşılanınki aşk değil arzuymuş. Arzu ulaşılınca tatmin olanmış...

Bir yolda olmak gerekir, bir yol üzere olmak. İstikameti ve amacı olmalı kişinin. Amacı ve idealleri olan muvaffak olur. Sevdanın bir amacı vardır. O amaç için yanar da yakar da olgunluğa ermemiş, sevdanın manasına erememiş toy gönüller. Oysa sevda yanmakmış, sevdası uğruna yanabilmekmiş. O yangınmış sevdayı ayakta tutan. Hasretmiş aşkın odunu, aşkı harlayan, alev alev yakıp kora çeviren. Kor ateş kıvamda olandır. Öncesi parlar, sonrası kül olur. Kor için için yanar, yavaş ve derinden ısıtır. Yaklaştıkça hissedersin ateşi, dokunursan yanarsın. Kor ateş olmak zaman ister, önce alev alev yanmak gerekir. Kor ateşin seyri de hoştur. İçin için yanışını seyir de keyif verir.

Anlamlandırıp manalandıramadığın, bir şekle koyamadığın bir aşkın garip hüznü. Ne veya neye olduğunu bulamadığın bir aşk, ruhtan derinlerden içerlerden gelen bir hüzün. Bazen hayata renk katan, ama çoğunlukla hüznü yaşatan bir özlem. Ne veya neye olduğunu idrakten aciz bir gönül. Olgunluğa eremeyen gönlün garip bir özlem ve hasret hikayesi.

Sessiz bir huzur ister gönül. "Kimse dokunmasın ruhuma, ben ve ben baş başa kalayım", biraz sessizlik içinde alemden soyutlanarak kendinle baş başa kalmak…

Kendim, gönlüm, ruhumla bir olup hüzünlü huzura doymak…

 Anlamlandıramadığın bir hasretin, neye olduğunu bilemediğin bir özlemin hüznü...

Acının yanında anlayamadığın bir huzurla iç içe geçmiş hüzün...
Bir şey evet bir şey ne olduğunu bilemediğin bir şey...

Aradığının ve özlem duyduğunun şahdamarından daha yakın olduğu bilincinden aciz bir nefs…

 Nefsin aldatmalarıyla bastırılmaya çalışılan özlem...

Peki neden? Neden bu bilinmezliğe bir çözüm bulamaz bu akıl? Neden çözemez bu huzurlu hüznü?


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder