çağır ki beni
var olayım ve var olsun iç evlerim
bir dağa, bir
şaraba koşar saki, yalnız başına
geldi zamanı,
ezanı takibe yetmez baston
kon ve göç ne
ki, çadır toplamak
ahmak ya da
akıllı olmak kadar bile yok,
kentlerin
birleştiği ayrımlara kalan
her an çağrı
gökte, beklesek de beklemesek de ses çarpar
apar topar
bir, başarılır mı mirim
ölüm ve dirim
üzre yemin ki ben yoktum orada
acıya hovarda
mı ki hüzünkâr, var olan acı,
kalan
durmanın sancısı
kaçıncı terk
edişten sonra başlar ki hayat
kanatlarına
çağır (madın) beni, tüy olurum istersen.
kırgın ama
kırık kiremitler, asi tuğlalara borçlu
harçlığı
yokluktan müteşekkil aşk, yolcu hayata
kahramanlar,
nârına, kar dolusu dağ vurur, karıncalarla
ah yıldızlar,
kızlar süzülür asmalardan, pencere yüksek
hayatı ancak
anlar, hayta gelir ama yorgun,
kırlangıç
kovukta
belki yarın
şiir zamanı.
bin atına;
soğuk demir üşütür yalnızlığı,
oysa hayat
sıcak
sen
yorulursun kal, varsın batsın güneş,
ayna hemen
şurada
buyruldu ki
zaman ikindi.
hangi uşak
kuşluk vakti çağırır ki duvarlara inat
su uykusu
derin yalnızlıklara ramdır, haramdır güneş
zaman her an
kollar, yalnızlık ve ışık
karışık kelimeler
heyecanlara kaçar,
bölüşür
zamanı haykırarak
buğusu zalim
hazlara ant olsun gelmem daha
ah ışık, ne
karışık heybem, hıçkırık böler yolcuları ortasından
davul,
kırılgan aşklara gebe uzak yamaçlardan
ezilen toprak
demlenir eylemlere,
dere kendini
akar yarına
her şeye tek
tek yorulmak, yormak her şeyi, ki olasın
hiçbir
çağrıya gelmemişliğinle allah’ından bulasın
basınca
toprağa, yaprağa döner benzin, neden kaçtın?
bühtan kötü,
eti ucuz adamlar, ölmez
paha biçilmez
atlar ve ok ve yay
kılıç ve dahi
mızrak kayıtlarda yok
ansızın
uyanmak aydınlatır pencereyi
kaydı
tutulmalı mıdır ki olduğu anlaşılsın?
bin arşın az,
han ve kağan bölüştü kavgaları
ışığın parlar
güneşin ortasından,
haykırışlar
yobaz ve kahkaha şuh
çerçeve
tamam, bir de aman ne yaraşır ortasına
var ve yok
arası ve yarası ve darası olmadan terazi haram
ve buyruldu yalın kılıç şiire yürü şimdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder