“NURETTİN TOPÇU” ve VAR OLMANIN ACISI/ Hidayet BAĞCI

Her güzelliğin ya da güzel olmayanın niyetlerle hemhal olduğunu bilmek, erdemliktir. Bu güzellik veya güzel olmayan şey uygulamaya geçtiğinde akıbetinin durumuna göre o niyetin aslını sadece birey görmez, herkes de görebilir. Tabi ki hayrını ve şerrini Allah bilir. İnsan var olma endişesi içinde isteyerek ve severek düşünürken “İnsan kendi etrafında derin yaşayışlar keşfetmelidir. İnsan ilmini kendinde derinleştirmesi, şahsiyetini darlıktan kurtarıp genişletmesi gereklidir. İnsan ruhu, âleme doğru yayılırken aynı zamanda kendi içinde derinleşmelidir.” Bu sebeple Nurettin TOPÇU’nun söylediği gibi “Dimağın ve kalbin darlıklarından sıyrılmalı, içinde yaşattığı vehimlerden kurtulmalıdır.” Bunun için insanın kendine bireysel bir dünya içinde adına da “Düşünce akademisi” dediği bir mekânı olmalıdır. “Düşünmek, şuur ile eşya arasında münasebet kurmaktır. Kendimizi eşyaya değil, eşyayı kendimize uydurmaktır.” Bu akademi odasının duvarlarında farklı tasarımlarla emek verilmiş bir kitaplık ve rafları seçkin yazarların kitaplarından oluşmalı. Aslında eşyayı düşünce dünyamıza uydurmalıyız nasıl ki üzerimizdeki kıyafetleri kendimize yakıştırdığımız gibi okuduklarımızı da düşünce dünyamıza yakıştırıp öylece okumalıyız. Bu düşüncenin bakış açısı değeri TOPÇU’nun da ifade ettiği gibi “Fikirlerimizin doğruluğu hususunda kullandığımız ölçünün darlığı, görüşümüzün darlığını doğurur. Ölçünün genişliği nisbetinde hakikâte yaklaşıyoruz.”

Peki bu düşüncelerle birlikte TOPÇU’nun önderliğinde geometrik bir bakış açısı şekli çizsek işe nereden başlamamız gerektiğini hiç düşündün mü? Evet, “Düşündüm” der gibisin. Zaten TOPÇU’da Var Olmak kitabının ilk yarısında kendi elinde tuttuğu gerilmiş yayındaki okları okurlarının üzerine tek tek attığında aslında vurulup da teni acıyan okurları değil o’dur. O, kendi dünyasından kendine ayna tutarken gördüğü kendisi de değildir. Bunun için bütün bildiklerini unut. TOPÇU ile o bakış açısını çizmeye başlamak öğrenmenin ve de uygulamanın yarısıdır.

“Bu, mümkün mü?” Diye sorarsan. “Evet, mümkün!”

Her şeyi kabullenerek TOPÇU’nun da söylediği gibi; “Ebediliği fetheden kahramanlar, günahlardan temizlenmenin en ulvi, en muhteşem vasıtalarını kullananlardır; günahtan sevaba, şerlerden hayra kahraman bir atlayışla geçebilen cesur ruhlardır. Bütün günahların içerisinde hele bir tanesi var ki, o hiç affedilmez, silinmez, temizlenmez, ortadan kalkmaz. Zira o, insan olan varlığı, Allah yolcusu olan ruhun varlığını ortadan kaldırır. Bizi her günaha vasıta olacak bir şer aleti haline koyar. Bu günah nefsine karşı samimiyetsizliktir. Fatihleri, abidleri ve daha nice hayat kahramanlarını telef eden o’dur, o samimiyetsizlik. Ona, o menhus ruh iflasına alim de uğrar, zahit de uğrar. İnsanlığın helak olduğu o gazâ işte odur. Bütün günahlar affedilse de o affedilmez. Toprak nankörlüğü affetmiyor; tekrar tekrar vermek için kendine tohumu bağışlayan şükranı bekliyor. Semâ gafleti affetmiyor; yeryüzüne rahmet indirmek için güneşten şefkat bekliyor. Affetmek ve affedilmek insan içindir.”

TOPÇU, Var Olmak kitabının son yarısında kullandığı ifadelerde anlıyoruz ki deneme tadında kendine has üslubuyla içsel konuşmasını seziyoruz. Aslında konuştuğu kendisi de değil konuşturduğu bizlerin iç sesidir. Önce “Bu zamana kadar yaptıkların için kendini affet!” diyerek bizlere ses olur. “Affetmek, akılların üstünde sultan olan kalbin hareketi olduğu gibi affedilmek de insanın bizzat kendi kalbinde inkılap yapmasıyla kendisine sunulan bir zafer hediyesidir. Şüphe yok ki affın fermanını hazırlayan kalptir. Hesapça akıl onu anlamasa da kalp kendi fermanına affı bağışlıyor. Aşk ile beslenen, zekâ ve hesap mahsulü olmayan af, fenalıkları himaye edici af değildir; o, günahları temizleyicidir.

Affediliş, ona layık olan kalbin en asil kurtarıcısıdır. O, affeden kalbi de ayni hareketle kurtarır. İnsanın tabiatına ve kalbinin isteklerine bakılınca, “Allah bizi günah işlemek için yarattı” demektense, “Allah bizi affedilmek için yarattı” demek ilahi niyyet ve iradeyi daha doğru anlatmak olacaktır.”

Bu bakış açısını genişletecek tek bir nokta bir damla sudan ibaret olan “Gözyaşıdır.” “Gözyaşları şikâyettir; ama zayıflar için. Gözyaşları duadır, doğru, ancak ümitsizler için. Gözyaşları şükrandır; var olan her şeye minnettar gönülleri varlıkları onunla selamlarlar. Şükran, her varlığın içine dolup yine ondan taşmaktır. Her şeyde öldükten sonra yine her şeyde doğmaktır; Rabbi her şeyde karşılamaktır. Gözyaşları ummandır; seni fenadan kurtarır. Gözyaşları ilhamdır; gerçekten gelen işaret, hem de beşarettir; Allah’tan haberdir.” Bu yüzden “Sonsuzluk, sonu olan varlığa sığmıyor.” ve sen gözyaşları eşliğinde taş taşabildiğin kadar. “Gözyaşları, günahlarımızı yıkadı.” Diyen TOPÇU ile beraber ölümü düşün, düşün ki bir iğne ucu kadar dahi olsa hiçbir insanın üzerinde hakkın kalmasın. Hesabını veremeyeceğin hiçbir düşünceyi de eyleme geçirme. “Hayata mahkûm olmakla ölüme mahkûm oluşumuz nasıl tabii ise, ölümle de ebediliğe mahkûm olduğumuz öylece hakikâttır. Ölmesini bilen kahraman, daha yaşarken cesaretle atılıp ölümün koluna giriyor ve onu hareketlerinin içine yerleştiriyor.”

Şu an sıfırdan ibaret olduğunu düşün ve mutlu ol “Her şeyi kaybetmek, gerçekten her şeyi kazanmak için bir başlangıçtır.” “Çile, ümitsiz ve tesellisiz azabın sürekli olmasıdır. İnsanın ölmeden önce her gün ölmesidir. Çile, yaşama ile ölümün iç içe geçmesi halidir: Varlığımızın her an ölmesi ve yeniden her an yaratılmasıdır; her an ölmek için yine her an doğmasıdır.” Ve bu düşüncelerin devamının olması için rahmet kapısında iyilerle beraber olmak için âminlenmiş duaların olmalı. “Gören gözler için varlığın kendisi rahmettir. Rahmet, gözyaşları ile kazanılır. İnsan olan varlığın tabii hali, duâ halidir. Rabbin bize sunduğu ise rahmettir.” Bu gibi düşüncelerin varlığında TOPÇU ile birlikte “Rahmeti bir avuç topraktan toplayıp ve bir damla suda seyreden insan, kemâle ermiştir, ilâhi rahmetin aynası olmuştur.” Sana ayna olanı bul ve “Yalnız sevdiği varlıkta kendi yarımını arayanlar samimi ve büyük ruhlardır.” cümlesiyle kendine gel ve yarınlar için umut ol.

“Toprağa süzülen, varlığın derinlerine nüfuz ederek su olmasını bilen, zafere ulaşacaktır.”

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder