BİR GÜN HİKAYESİ / Ali Rıza Karakale

“Gecenin geçi”

Seçebildiğim en belirgin renk; koyu lacivert. Genele göre siyah... 

2,5’luk gözlük camlarıyla laciverti görebilmem de bir şükür sebebidir. Hem görürüm hem görmez bir körüm.

“Piramit”

Uğultulu bir dehlizdir son zamanlarda ayak bastığım tüm yazımlar. Bu yolculuğun bir piramite dönüşme olasılığı oldukça yüksek. Bazı tesadüfler bu olasılığı temsil eder. Reklam panolarında gördüğüm bir dizinin ölüm tonlu tanıtımları… rüyamda gördüğüm babam tarafından keskinlenmesi beklenen üç demir kör bıçak… mülteci bir çocuğun ana dilinden uzak bir dilde, kendine hakaret anlamı taşıyan beşir dilinin ayıpları…

“Agâh’ın Karıncası”

Bugün tüm bunlarla beraber ayakta yolcu sayısını aşan bir otobüs kalabalığında, oğlumu özlerken, geleceğimi inşa edebilme ümidinin düşğü o su birikintisinde boğulmak üzereydim. O tuzlu su çukurunda oğluma karıncaya su içirmeyi öğretecekken oldu tüm olanlar. Gelenler oldu. Gelenler az değildi. Az gelmezlerdi. Gözümden yaş, sesimden yas, dert has geldi. Adil bir geliş değildi. Temyizde değişen hükümdü, zira adalet değişmezdi. Sığındığım adaletten yana zerre kaygı taşımadım. Ve zira Allah taşımayacağım yük yüklemezdi...

“3 Mendil, 1 Sedan”

Durağa geldim. Oniki adım ötede bana göz kırpan beyaz sedanın önünde, yırtık postacı yelekli bir çocuk, poşetindeki son üç mendili satmak için gözlerime bakıyordu. Bir yandan hayalini kurduğum sedan, diğer yandan hayalini kurduğu 3 mendil parası. 

Biraz önce üç mendil parasına bir araba sahibi oldum. Yarın oğluma söz verdiğim bir gelecek hayali için gözümü açacağım. Gerekirse bir çiçek buketi, bir rus ruleti … neyse işte.  Gördüğüm kadarıyla lacivert genele döndü. Bu döngüyü aklım almaz oldu. Neme lazım… kurda akıl güneş doğana kadar lazım… 

 

- karakale’m

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder