ARKANIZA BİLE BAKMADAN GİTTİNİZ / Savaş BAYŞAHİN


Arkanıza bile bakmadan gittiniz.

Önce; dışarıdan bir el uzandı, beşyüz yıl boyunca ayrısı gayrısı olamayan sizi, bizden ayırdı. Aslında çok da direnmediniz, hatta belli ki bu ele yabancı bile değildiniz. Çabuk kandınız bizi sizden ayrı koyan yalanlara.

Arkanıza bile bakmadan gittiniz.

Bir teşekkürü bile duyamadık sizden. Hüzünle seyrettik sizin yeniden yazılan oyunu oynayışınızı. Yine hiç direnmiyor, hatta sevinç ve heyecan içinde yeni ufuklara yelken açıyordunuz. Lakin daha memleketimin sınırından çıkar çıkmaz gaz ve ses bombaları, dayak, her türlü küfür karşılıyordu sizi. Ama sizin gözünüz kör, kulağınız sağır olmuş, hiçbir şeyi görmüyor, duymuyordunuz. Zaten ne önemi vardı bunların, gitmekte olduğunuz yerler kendi koyduğu evrensel kuralları kendisi çiğnemezdi ya.
 
Arkanıza bile bakmadan gittiniz.

Bu gidişlerinizin ülke nüfusunuzu nerelere indirdiğini bile fark edemediniz. Boşalttığınız yerlerin, ata baba ocağınızın, kadim İslam topraklarının sözde va’dedilmiş statüsü ile kimlere kaldığını dahi anlayamadınız, siz sadece arkanıza bile bakmadan gittiniz.
   
Arkanıza bile bakmadan gittiniz.

Gitmeyen veya gidemeyenlere acıyarak baktınız. Onlar hem sizin gibi kurnaz akla sahip değillerdi ki, bu ayrıcalıklı halden faydalanabilsinler. Sizin tabii ki hakkınızdı bu. Sadece biraz sabırlı olmanız gerekiyordu. Kapılar açılacak ve siz arkanıza bile bakmayacaktınız zaten.

Arkanıza bile bakmadan gittiniz.

Oysa biz insanlığın utanç çağı 20. yüzyılın başında sizin oralardan ayrılırken sadece içimiz kan ağlamıyor, kınalı kuzularımızı da size ve iş birlikçilerinize kurban veriyorduk. Size o gün de anlatamamıştık bu kirli oyunu, bugünde öyle…
   
Arkanıza bile bakmadan gittiniz.

Gerçekten hiç bakmıyordunuz, sizin terk ettiğiniz kadim İslam yurdunu savunmak yine bize kalmıştı. Kahramanlar can veriyordu yine, sabaha karşı geliyordu sizin oralardan acı haberler. Ama siz gitmiştiniz zaten buralardan değil mi? Ne anlam ifade edebilirdi ki düşlediğiniz yeni dünyalarınızda...

Arkanıza bile bakmadan gittiniz.

Ezan sesi olmayıversin, başka başka bayraklar dalgalanıversindi. Nasılsa gitmekte olduğunuz yerler özgür insanların ülkeleriydi. Kimse kimseye karışmıyordu ki, size karışılsındı.

Arkanıza bile bakmadan gittiniz.

Bizim de ata yurdumuzdu oraları, ecdadımızdan kalmıştı oraları... Size bıraktığımız emanetin bile kıymeti yoktu gözünüzde. Biz sizi kardeş soframıza buyur ederken, siz hiç bir şeye değer vermez olmuştunuz. Tek düşündüğünüz gitmekti buralardan, arkanıza bile bakmadan.

Arkanıza bile bakmadan gittiniz.

Yine de kızamadık size, Tuna’dan avrat uşak geçilmez dedik, geri dönün dedik... Ama dinletemedik. Buna rağmen değil vazgeçmek, daha büyük bir hırsla hücum ediyordunuz pembe dünya ile aranızdaki dikenli tellere…


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder