ölüler sabahı nasıl görür
düşünmedim hiç desem yalan olur
bırak elleri
koynumda yağmur damlamış başakların kokusu
yığınla cesaret büyütürken nefesin avlaklarda
seni karşılamak ikindiyle akşam arası
kaldır elleri
sıra lalelerin yere bakan baş dönmeleriyle
teferruatlı bir örtüye geldiğinde
söğütler sabah serçeleri ve önlerindeki
bulgur taneleri tuzaklar altındaki
sen bahtımın aydınlığı yorgunluğu yolumun aynada
bağlama elleri
ister yosun kurbağalarına günah çıkar
sarı kağıtlara çizgisiz resmimi
ya da kareli kağıtlara şablon çiz istersen
tarihin yırtık cep pütürleri sandığında yazını
bu sana mutlu bir armağanı kainatın
kahır sandığın yerine göre zehir
aslında iksiridir uçmağın
uzat elleri
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder