Şair, var edildiği cemiyetin
şuurunu taşır ve bu şuur bir şekilde (bilerek ve yahut meczubî bir hal içre)
mısralara dökülür.
Efendim malumunuzdur ki giden
zaman içinde Şair ve yoldaşım İbnü’l-Orhan Ömer Faruk’a “İnsanoğlu Nankördür
Çaya Karbonat Katar” namı ile bir şiir ithaf etmiş idim. (Kendileri hayli
memnun ve mesrur olmakla beraber işbu manzumeyi çerçeveletip malikhanelerinin
bir duvarına asmadıkları için fakir-i hakiri hayli mahzun etmişler idi)
Akabinde türküdar-ı dükkân, marot
ile mücadele derneğinin serdarı, şair ve ismi ile müsemma olan kıymetli
başkanım (burada niyyet olanı söylemek, aksi halde bir büyüğümüz için böyle
ifadeler kullanmak haddimize midir bilmiyorum) Fazlı Bayram ağabey söz konusu
şiire bir şerh yazmış ve işbu şiiri kıymetlendirmiş idi.
Giden gün bir vesile ile
hayatımda ilk kez Urfa ilinin Siverek kazasına revan oldum. Şimdi diyeceksiniz
ki efendi bu şiirle ne alakası var senin Siverek’e gidişinin! Çok alakası var
efendim. Hatırlasanız şiirin ilk mısraı “Şeytan sancağın dikmiş pazara” idi.
Öyle ki Siverekteki çarşının ismi “Şeytan Küçesi”… Hülasa Şair Mehmet
Akif İnan’ın da dediği gibi:
Soyumu yüklendim bu çağ
içinde
Urfa bir dağ gönlüm bir bağ
içinde
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder