“İNSAN DEĞİL” / Casım ÇOBAN


Varoş bir muhitten oldugu anlaşılan, kanun dışı bir vakaya iştirak ettiğinden derdest edilmiş onsekizli yaslarda bir gençti. Polisler gencin telefonunu almış masama koymuştu. Anlaşılan başka biriyle irtibata geçmesine mâni olmak için böyle bir teamülleri vardı.

Delikanlının işlemlerini devam ettiren polisler -muhtemelen- bana güvendiklerinden telefonu çok da dert etmiyorlardı. Kendimi telefon nezaretçisi hissettim. Bazı polisler ara sıra delikanlıya sualler yöneltiyor, belli belirsiz cevaplar alınca kâh geriliyor kâh iyimser olmaya çalışıyorlardı.

Fakat delikanlı hep o muallakta asılı duran taş gibi duyguları belirsizdi. Bu belirsizlikten hayata dair bir planı olmadığı pek ala anlaşılıyordu. Dolayısıyla gergin ve belirsiz ortamın tek belirgin şeyi buydu.

Hani doğuştan temiz olan insan belki bir yerlerde farklı birileriyle hemhal olsaydı, belki polislerden birisi o olacaktı.

Ben bu içtimai hususu kendi derinliklerimde irdelemeye devam ederken bir an için odada telefon sesi duyulmaya başlandı. Önce kime ait olduğunu anlamaya çalıştığım bu sesin. Neden sonra şüpheli delikanlıya ait olduğunu hatırladım. Gayri ihtiyari göz ucuyla arayanın kim olduğuna bakma gayretine giriştim-sanırım bu dikizcilik bize bir yerlerden giydirilmiş bir huy haline geldi.

Telefon ekranında arayan kişinin ismi: "insan değil" diye kayıtlıydı.

Zihnim sustu,

Kalbim sustu.

Cesaretimi toplayarak delikanlıya “kim bu arayan” diye sordum?

“Babam!” dedi bütün kini ve öfkesiyle.

“Neden” dedim?

“İnsan olsaydı burada olur muydum!” diye cevap verdi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder