Efendim fakir-i hakir ara ara
twitter denilen nevzuhur mecrada gezinir ve kültüre, edebiyata dair havadisleri
takip eder. Yine bir gün gezinirken “Cihan Çetinkaya” isimli bir zat-ı
muhteremin paylaşımları hoşuma gitmiş ve takip etmeye başlamıştım. Dün ise
paylaşmış olduğu bir mesajı beni derinden etkiledi ve ayrıntılı olarak okudum,
mesaj şöyleydi:
"Olmak zorunda olduğunuz
kişi olmasaydınız ne olmak isterdiniz? Doktor, öğretmen gibi sisteme dahil bir
şey değil, daha başka, hür bir hayâl verin bana...
Şahsen ben bir kuş bilimci olmak
isterdim.”
Mesajın altına herkes bir şeyler
yazmış; kimisi bir seyyah, kimisi bir türbedar, kimisi de bir masal anlatıcısı
olmak istemiş. Burada benim dikkatimi çeken şey ise insanların zengin olmak
gibi dünyalık bir şey istememiş olması ve Cihan beyin herkese tek tek destek
veren, cesaret veren cevaplar vermesiydi. Cevap verenlerden bir kişi de
hikâyeci olmak istemiş. Cihan bey ise cevabında; bunun hayal olmadığını,
isterse yapabileceğini ve yazdığı bir şeyler varsa göndermesi halinde
ilgileneceğini söylemiş ve mail adresini oraya yazmış. Özellikle de bunu görünce
anladım ki bu adam ehl-i dil, bu adam bizim gibi, dükkan ehl-inden biri gibi.
Dayanamadım seher vakti olmasına rağmen, yorgun olamama rağmen, orada gördüğüm
mail adresine "aynı cins kuşmuşuz" başlıklı bir mektup yazdım. Yazmış olduğum mektup şu şekildedir:
“Üstadım merhabalar. Öncelikle
sizi seherin selamı ile selamlarım. Beni bu saatte bu mektubu yazmaya
meylettiren şey, Twitter'daki "ne olmak istersiniz" konulu twitiniz
ve her cevap yazana ayrı ayrı verdiğiniz latif cevaplarınızdır...
Bendeniz Maraşlı'yım, Maraş'ta
ikamet ediyorum, ziraat mühendisiyim, Maraş'ta olduğum için tabii olarak
edebiyatla da ilgileniyor, ufak tefek kendi çapımda birşeyler yazmaya
çalışıyorum. Ayrıca tanbur icrası ile uğraşıyorum, Özer Özel hocama layık
olmaya çalışan bir talebeyim. Sizi ilk olarak hocamın bir videosunu
paylaştığınızda tanımış ve takip etmeye başlamıştım...
Daha sonra ki her paylaşımınızda
aynı cins kuş olduğumuzu anladım. Özellikle de bahse konu olan twitiniz beni
çok duygulandırdı. İnsanların iç alemine yolculuk etmesine sebep olmak,
kalblerine doğru bir kapı açmak, sade ve iddiasız bir şekilde insanların
bakışlarını iyiliğe ve güzelliğe çevirmek... Bunlar Allah dostlarının
vasıfları... Verilen cevapların hepsini okudum. Hikâye yazmak isteyen birine,
ilgileneceğinizi söylemiş ve mail adresinizi vermişsiniz bende orada adresinizi
gördüm ve bu mektubu yazmak istedim... "Her kuş kendi cinsiyle uçar"
buyurmuş büyüklerimiz. Yan yana gelmemiş olsakta beraber uçtuğumuzu bildirmek
ve yaptıklarınızdan ötürü şükranlarımı arz etmek için yazdım bu satırları...
Dâim muhabbet...”
Gün dündü, akşam saatleri oldu ve
mail adresime şöyle bir cevap geldi:
“Aleykum Selam Sevgili Kardeşim.
Sabahın ilk saatlerinde mailinizi
okudum. Lakin hem edebi hem de duyguya tercüman bir metin olduğundan, alelade
bir cevap veremezdim. Bu sebeple kendime ayırdığım şu müsait zamanımda, size
bir cevap yazmaya çalışacağım.
Sözleriniz beni ziyadesiyle
memnun etti. Ancak, belki de yüreğime dokunan bir nefesin telkini neticesinde,
ben bu dili tanıyorum, ben bu lisanı evet, bir yerlerden biliyorum, deyiverdim
kendi kendime; Bu dil şüphesiz gönül coğrafyasına özgü bir dildi. Evvela zarif bir
kalp, sonra latif bir düşünce, bir kazanda harman olur, hemhal olur, hemdem
olur ve bir cisme bürünür, derler. Bu gönüle ait dili ancak ve yine bir gönle
sahip kimseler anlayabilir.
Böyle olunca, aynı cins kuşmuşuz,
tabiri yerini buldu, oraya yerleşti ve muhkem bir irade temsil etti. Biz
kardeşim, aynı bağın bülbülüyüz. Bu bağda susacak olsak bir, ötecek olsak bir
hareket ederiz. Zira bizi harekete geçiren şey keşmekeş bir dünya gailesinden
ziyade hakikate olan inancımızdır. Rabbim bizi şu güzel bağımızdan etmesin,
yersiz yurtsuz komasın inşallah.
Allah'a emanet olunuz kardeşim,
en kalbi selâmlar ile...”
İnsan bazen söyleyecek söz
bulamıyor. Bu duyguların dünya üzerinde maddi karşılığı yok. Hiç tanımadığım,
ne iş yaptığından, nerede yaşadığından bile haberdar olmadığım biri ile böyle
hem hâl olabiliyoruz… Bu dili bize Ahmet abi öğretti, Hocamgil öğretti, Dükkan
öğretti… Dükkan bülbüllerine selam olsun…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder